Bir hadiste, Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
"Zaman yaklaştığında, müminin rüyası neredeyse hiç yanlış çıkmaz. En doğru sözlü olan kimsenin rüyası da en doğrudur. Rüya, nübüvvetin kırk parçasından bir parçadır." (İbn Mace, Rüya, 9)
Âlimler burada geçen "zaman yaklaştığında" sözünden, zamanın kıyamete yaklaşmasını, ona doğru yakınlığını, kıyamete yakın olması hasebiyle, zamanın bitmeye yaklaştığını/bitmeye yüz tuttuğunu anlamışlardır.
Konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
" 'Zaman tekarub' eder, ameller (bir rivayette ilim) noksanlaşır, insanlar hırsa bürünür, fitneler ortaya çıkar, herc-u merc olur/öldürmeler çoğalır." (Buharî, Edep, 39, Fiten, 25; Müslim, İlim, 11-12).
Âlimler, hadiste geçen "zamanın tekarübünü" (zamanın yaklaşmasını) farklı anlamışlardır.
Bazıları bunu "gece-gündüzün sürekli eşit olacağı zamanı" anlamışlardır. Bu görüşün çok sıhhatli olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü, eğer böyle bir şey olursa bu, Güneş sisteminin tamamen düzensiz bir yola girdiği anlamına gelir. Bu takdirde, kıyamet kopmak üzeredir, demektir. Oysa hadiste ahir zaman fitnesinden bahsedilmektedir.
İbn Hacer'in de tasvip ettiği en doğru görüşü şöyle özetleyebiliriz:
Bundan maksat, kıyametin yaklaşmasıdır. Kıyamete yakın ahir zaman fitnesinde, öyle bir zaman gelecek ki; her şeyden bereket kalktığı gibi, zaman da bereketsiz olur. Gece-gündüz büyük bir hızla gelip geçer. Bu husus, şu anda herkesin bizzat görüp şikâyette bulunduğu bir realitedir.
Bir hadiste bu anlam açıkça görülmektedir:
"Zaman yaklaşır. Öyle ki yıl bir ay gibi, ay bir cuma/bir hafta gibi, hafta bir gün gibi, gün bir saat gibi, saat ise, bir anda yanıp kül olan hurma ağacının dalı gibi süratle gelip geçer. Ayrıca o zamanda bulunan insanların seviyesi -genellikle- birbirine yaklaşmış olur. Hayırlı işler yapmamakta, kötülük yapmakta insanlar aynı düzeyi paylaşmış olur." (İbn Hacer, 13/16)
Sorularla İslamiyet