Gurbetçi ilahiyatçılar göreve hazır

Avrupa'daki gurbetçi gençler, yaşadıkları ülkelerin din görevlisi eksiğini tamamlamak için Türkiye'yedeler...

Sevim Şentürk'ün haberi

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişimiyle Marmara Üniversitesi'nde eğitim alan genç ilahiyatçılar din görevlisi olarak doğdukları ülkelere geri dönüyorlar. 5 yıl önce hayata geçen Uluslararası İlahiyat Programı'nda şu anda 15 farklı ülkeden 190 öğrenci var.

Bundan 4 yıl önce Almanya'da başlar hikaye. Orada doğup büyüyen Selha Doğan'ın, anaokulu öğretmenliğinden mezun olup artık hayatına yön vermek istediği günlerdir. Aslında niyeti heme işe güce atılmak değil; bir üniversite daha okumaktır. Bu yüzden, Kanada'da sosyoloji eğitimi alma planını devreye sokar ve işlemlere başlar. İlk olarak, vatandaşlık mevzuunu halletmesi gerekir. Bunun için, Düsseldorf'taki Türk konsolosluğuna giden Selha, yetkililere Türk vatandaşlığından çıkmak istediğini söyler. İşte tam o anda, elinden tuttuğu kaderi, düşlediklerinin aksine başka bir hayata götürecek olayla karşı karşıya bırakır onu. Konsolosluktaki din ataşesi, Almancayı iyi konuşan bir Müslüman olduğunu fark edince, yanına yaklaşıp "Aşağıda dinimize geçmek isteyen bir Alman var. Fakat biz dil bilmediğimizden şehadeti tercüme edemiyoruz. Bize yardımcı olur musun?" der. Dini hassasiyetlerle büyümüş olan Selha, bunun üzerine kızın yanına gider ve şahadet getirerek Müslüman olmasına vesile olur. Derinden etkilendiği bu olaydan kurtulamadan ataşe ona, az önce yaşadığı olayın hayatında devamlı olmasını isteyip istemediğini sorar. Ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Avrupa'daki din işlerini, artık bu ülkenin dilini ve kültürünü iyi bilen kişilere emanet etmek için açtığı 'Uluslararası ilahiyat' programından bahseder. Projeye göre, Avrupa'da yetişmiş lise mezunu gençler, Marmara ve Ankara üniversitelerinde ilahiyat okuyacak sonra da ülkelerine dönüp din görevlisi olacaklardır. Selha, Kanada hayalinden vazgeçer ve adını ataşenin anlattığı programa yazdırır. Sonrası tahmin ettiğiniz gibi... Serha şimdi Marmara Üniversitesi Uluslararası İlahiyat son sınıf öğrencisi... Gayesi ise memleketi bellediği Almanya'ya bir an evvel geri dönüp kendisinin de bir zamanlar eksikliğini hissettiği görevi hakkıyla ikâme etmek...

Selha, Diyanet İşleri'nin aynı amaçla yolunu Marmara İlahiyat'a düşürdüğü gurbetçi gençlerden sadece biri. Onunla benzer hikâyelere, aynı hayale sahip daha pek çok genç var uluslararası ilahiyat programında. Almanya, Avusturya, Avustralya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Fransa gibi 15 farklı ülkeden 190 öğrenci İslamiyet'i, Avrupa'ya anlatacak seviyede öğrenmeye çalışıyor bu fakültede. Hepsinin en az iki dili var. Bir yandan da Arapça öğreniyorlar, bir yandan da Türkçelerini geliştiriyorlar. İhtiyaçları Diyanet tarafından karşılanıyor. Marmara Üniversitesi'ndeki akademi, ilk mezunlarını da bu yıl verecek. Haliyle, Diyanet'in Avrupa'da dil bilmeyen hoca dönemi de, bu sayede bitecek. Fakat hepsinin hayali cami görevlisi olmak değil. İçlerinde, Selha gibi konsolosluklarda çalışmak isteyenler de var, din kültürü öğretmeni olmak isteyenler de...

'Hayalim din eğitimi verilen kreş açmak'

Bölümdeki gurbetçi öğrencilerden biri de İbrahim Polat. Belçika'da yaşıyor. Dini kitaplar okumayı, İslami ilimle uğraşmayı seviyor. Bu yüzden, yaşadıkları ülkede din görevlisi eksikliğini gidermek için fahri vazifelerde bulunmuş. Hatta Diyanet'e bağlı bir grup bile oluşturup insanları bilhassa da gençleri dine yöneltecek faaliyetler geliştirmiş. İlahiyat eğitimi almaya da, bu sırada uluslararası iletişim bölümü öğrencisiyken karar vermiş. Diyanet'e gidip gelirken böyle bir programın açıldığını öğrenmiş ve "Fahri olarak yaptığım görevi neden asli olarak devam ettirmeyeyim?" diye düşünmüş. Sonrası malum. İbrahim, bu yıl dört yıl önce tevafuken başladığı serüveni sonlandırıp Belçika'ya dönecek ve görevine başlayacak. Bu yüzden hayli heyecanlı. Üzerindeki yükün ağırlığının da farkında.

İbrahim'in sınıf arkadaşı Semra Coşkun da, onun gibi Belçika'dan gelmiş ve orada doğup büyümüş. Normalde anaokulu öğretmenliği okumuş. Türkiye'de ilahiyat eğitimi alma fırsatı da, din kültürü öğretmeni olmanın yollarını ararken çıkmış karşısına. Babasının da teşvikiyle düşmüş Türkiye yollarına. Bu yıl mezun olacaklardan o da. Ama Belçika'ya yüksek lisansını yaptıktan sonra dönmeyi düşünüyor. En büyük hayali ise Müslüman ailelerin çocuklarına ağırlıklı olarak dini eğitimi veren bir kreş açmak...

***

"Fransa'da din görevlisi olmak zor ama gerekli"

Esma Uğur da Fransa'ya dönmek için ilahiyat okuyanlardan. Ekonomi bölümüne kayıt yaptırma telaşındayken babası, "İstersen ilahiyat da okuyabilirsin." demiş. Böylece katılmış Avrupa için yetiştirilen din görevlileri kervanına. Hiç de pişman olmamış. "İyi ki gelmişim. Kendi dini eğitimim için bile değerdi." diyor.

1988 Belçika doğumlu Ali Yılmaz da 3. sınıf öğrencisi. O, bu bölümü okuma kararını, yüzleri gülümsetecek türden bir olayla almış. Anlattığına göre, daha lisedeyken cami imamına gider sürekli soru sorarmış. Fıkıh ve hadisle ilgili aklına ne düşse dayanırmış hocanın kapısına. Hoca da bir gün dayanamamış, "Ali sen en iyisi git, bir ilahiyat fakültesine kaydını yaptır. Yoksa senin soruların bitmez!" demiş. Liseyi bitirdiğinde ise gurbetçi gençlere Diyanet'in açtığı bu programı duymuş ve başvurusunu yapmış. Şimdi sorularının hepsine cevap buluyormuş dediğine göre. Gelecek içinse "Allah ne takdir ederse." diyor.

Böyle olur ilahiyatçıların kulübü!

Kürşat Kaan Baki, 21 yaşında. Uluslararası ilahiyat 1. sınıf öğrencisi. Almanya'dan gelmiş. İnanılmaz bir heyecanı var. Neşeli de aynı zamanda. Yerinde duramıyor, kıpır kıpır anlatıyor hikâyesini: "Almanya'da doğdum. Orada büyüdüm. Annem dindar biridir. Beni de öyle yetiştirdi. Dini eğitimimi de Türkiye'de olduğu gibi camiye gide gele aldım. Hatta lisede sesim güzel olduğu için müezzinlik bile yaptım bir süre. İlahiyat okuma kararını da o zaman aldım. Bir gün Düsseldorf ataşesi geldi bizim camiye, projeyi anlattı. 'Sen yaparsın, yakışır da.' dedi. Ben de araştırmaya başladım. Avrupa'da kültürü bilen Müslüman din görevlisi eksikliğini de bildiğimden 'olur' dedim. Sonuç; buradayım. Bu işin beni en çok heyecanlandıran kısmı ise dini eğitimimi Türk İslam senteziyle alıyor olmam.

Bu öğrencilerden biri de Mustafa Tunç. Yalnız o Avrupa'dan değil Avustralya'dan gelmiş Türkiye'ye ilahiyat okumaya. Programdan ise tevafuken değil araştırarak haberdar olmuş. Çünkü onun, en baştan beri hayali ilahiyatçı olmakmış.. Din görevliliğine de yatkınlığı hayli fazlaymış. Uzun zaman, Kur'an kursu hocalığı yapmış Avustralya'da. Kürşat'ın sınıf arkadaşı Neslihan Dağcı da, ilahiyat okumak için gelenlerden biri. O, İsviçre'yi temsilen bu programda. Serüveni ise diğerleriyle benzer.

Fakat, bu üç ismi arkadaşlarından ayrıştıran bir özellikleri var o da, Uluslararası İlahiyat Kulübü'nün başında olmaları. Onlar okudukları bölümü ve gayelerini çok önemsiyor. Bu yüzden, birbirlerinden kopmamak için pek çok faaliyet düzenliyorlar. Hızlı kitap okuma seminerleri, konferanslar, şehirler arası gezi bunlardan sadece bazıları. Ayrıca, kulübe bağlı birçok grup kurmuşlar. Bu sayede gazete çıkarıyor, fotoğrafçılığı öğreniyor, kendilerine ve arkadaşlarına ileride işlerine yarayacak pek çok meziyet kazandırıyorlar.

Zaman
 

İslam Haberleri