Dünyası en geniş, sahası en vâsi olan bir mahlûk da kuştur. Gökyüzünün bütün derinlikleri, yeryüzünün de yine bütün serinlikleri kuşundur. Hürriyeti hudutsuz, istifâde sahası sonsuzdur.
İşte böylesine geniş ve derin dünyalı bir varlığı alıp da avuç içi kadar dar bir kafese hapsetmek, bunca geniş dünyasından koparıp, burada can çekişir gibi bir hayata mahkûm etmek, herhalde insan akıl ve mantığıyla da bağdaşmamakta, beşer şefkati dahi bunu mâkul görmemektedir.
Ayrıca böylesine geniş hayatı olan bir kuşu, bu kadarcık dar bir kafese hapsetmenin belli bir faydası, meşrû bir neticesi de yoktur. Sadece sahibinin şahsen duyduğu zevk, ferden hissettiği lezzettir.
Gariptir ki, bu zevk ve lezzet, geniş dünyasından koparılıp hapse atılan kuşcağızın feryad ü figanından alınmakta, onun âdeta firaklı ağlamasından duyulmaktadır. Bir kısım canlıların ıstırabından zevk almak gibi bir lezzettir bu. İşte bu yüzden İmam-ı Birgivî Hazretleri, kafeste kuş hapsedip, onunla eğlenmeyi günahlardan saymış, âfâtlar arasında zikretmiştir.
Ancak, sâdece kafeste yaşayabilen, kafes dışında yaşama alışkanlığı bulunmayan dar sahalı kuşların kafeste beslenip bakılmasında mahzur görmemiştir.
Belli başlı bir fayda elde etmek için beslenen kuşlarda da mahzur olmadığı izah edilmiştir. Avlanmak için beslenen kuş gibi. Bâzılarının bir hastalık hâline getirerek besledikleri güvercinler ise, faydasız bir işle iştigalden başka bir şey olmadığından mekruh sayılmıştır. Hattâ, bâzı eserlerde sâdece eğlence olsun için güvercin besleyip, kuşla oynamanın fakirliğe sebep olacağı da kaydedilmiştir.
Halife Hazret-i Osman (ra) zamanında Medine’de güvercin merakı alıp yürüdüğünden bahsedilince, durumu tahkik ettiren Hazret-i Osman, derhal yasak koymuş, güvercinle uğraşmayı faydasız işle faydalı zamanı imha etmek olarak izah ederek, zaman israfçılarını cezalandırmıştır.
Küçük çocukların kısa bir zaman kuşla eğlenip oynamaları bundan ayrı tutulmuştur. Henüz kuş denen cinsin hususiyetlerini ilk defa görüp hayrete düşen konuşma devresi çocuklarının bu hâli, bir zaman israfı sayılmamıştır. Bu mahlûku öğrenip tanıma fırsatı olarak görülmüştür. Bunun şartı da eziyet ettirmemek, hayvanın ıstırap çekmesine sebep olmamaktır.
Kafeste beslenen kuşun, ciddi bir fayda getirmediğinden dolayı mekruh oluşundan olacak ki, yumurta yapan tavuğu hapsedip, bekletmenin câiz ve uygun olduğu da aynı bahiste kaydedilmiştir. Zira bunda bir fayda vardır.
Nitekim ev dışında av köpeği beslemek, bağ ve bahçeyi bekleyen köpeklere bakmak da câiz görülmüş, ancak hiçbir faydası olmayan süs köpekleriyle meşgul olup ev içine almak ise haram kılınmıştır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet