Niçin 'haleka Leküm' değil de 'enzele Leküm'

Habibi Nacar YILMAZ

70'li yılların sonuna doğru, yeni harflerle yayımlanan Risale-i Nur Külliyatına alınmayan, fakat Osmanlıca başka eserlerde neşredilen kısımları, merak etmeye başlamıştık. Mesela 18. Lem'a, 28. Lem'a'nın bazı kısımları, Münazarat'ın baş kısmı bunlardandı. 18. Lem'a, üstadın bazı talebelerinin ona yazdığı bir mektup. Umumu fazla alakadar etmediği için, hususî kalmış. Bir rivayete dayandığı için tenkidâta hedef olan mektubu üstad, güçlü senetlere dayandığını bildiği için Lem'a'lara almış. Münazarat'ın başı ise, üstadın kendi tasarrufu ile yeni harflerle yayımlanmamış. 28. Lem'a'nın yeni harflerle neşredilmeyen kısmı ise, sonradan 'Latif Nükteler' adıyla yayımlandı.

Bir zaman hem de eğitimci bir adam, Osmanlıcayı Arapça zannetmiş ve liseler için konan Osmanlıca derslerinde yazılan Türkçe metinleri, diline dolayıp liselerde Arapça dersler veriliyor, diye cehaletini ilan etmişti. Buna benzer, sağını solunu fark edemeyen bazıları da yetmişli yıllarda, aslı Osmanlıca metinlerde olup yeni harflerde yer verilmeyen Risale-i Nur parçalarını gösterip bunu, "Risalelerde tahrifat var" diye yaymaya çalışıyordu. Halbuki sonradan hepsi yeni yazıyla da yayımlanan bu kısımların asılları, risalelerden çıkarılmamıştı. O kısımlara sadece Osmanlıca baskılarda yer verilmişti. Bu da üstadın bizzat kendi tercihi idi.

İşte, bu metinlerden biri de 28. Lem'a'nın 26. Nüktesi. Bu Nüktede, Zümer Suresinin 6. Âyetinin izahı var ki âyetin hiçbir tefsirde yer verilmeyen bir cihetine işaret ediyor. O kısmı aynen alıyorum.

"Kur'an-ı Mu'cizülbeyan Sure-i Zümer'de 'Sizin için sekiz çift ehl-i hayvan yarattı." demeyip de 'Sizin için sekiz çift hayvan indirdi.' demesiyle ifade ediyor ki 'Sekiz nevi hayvanat-ı mübarekeyi size hazine-i rahmetinden, güya cennetten nimet olarak indirilmiş, gönderilmiş.' Çünkü o mübarek hayvanlar, bütün cihetleriyle, bütün beşere nimet olduğundan, saçından bedevilere seyyarhaneler, elbiseler; etinden güzel yemekler; sütünden güzel, leziz taamlar ve derilerinden pabuçlar vesaire, hatta gübreleri mezruatın, çiçeklerin erzakı ve insanların mahrukatı (yakacağı) hükmünde olup güya o mübarek hayvanlar tecessüm etmiş ayn-ı rahmettirler. Onun için, yağmura rahmet namı verildiği gibi, bu mübarek hayvanlara da 'en'am' (nimetler) namı verilmiş. Güya nasıl ki rahmet tecessüm etmiş yağmur olmuş, öyle de nimet dahi tecessüm etmiş; keçi, koyun, öküz ile manda ve deve şekillerini almış. Çendan (bu erkekli dişili sekiz çift hayvanın)cismanî maddeleri yerde halk olunuyor; fakat bunların nimetiyet sıfatı ve rahmetiyet manası, maddesine tamamiyle galebe ettiğinden, 'enzelna' (indirdik)tabiriyle, doğrudan doğruya bu mübarek hayvanları, hazine-i rahmetin birer hediyesi olarak, Halık-ı Rahîm, yüksek mertebe-i rahmetinden ve manevî âlî cennetinden yeryüzüne indirmiş.

Evet, nasıl ki bazen beş paralık bir maddede beş liralık bir sanat derc edilir; o zaman o şeyin maddesi nazara alınmıyor, sanat noktasında kıymet veriliyor. Sineğin küçücük maddesi ve içindeki pek büyük sanat-ı Rabbaniye gibi. Bazen beş liralık bir maddede, beş kuruşluk bir sanat bulunur; o vakit hüküm maddenindir. Aynen onun gibi, bazen cismanî bir maddede o kadar nimet ve rahmet manası bulunur ki yüz defa maddesinden ziyade ehemmiyetli oluyor. Âdeta cismanî maddesi gizlenir; hüküm, nimetiyet cihetine bakar.

İşte, demirin pek azim menafii ve çok semereleri, onun maddî maddesini gizlediği gibi, mezkûr mübarek hayvanların dahi her cüz'ünde nimet bulunması, onların cismanî maddelerini güya nimete kalbettirmiş. Onun içindir ki cismanî maddelerin hükmü nazara alınmadan, manevî sıfatları nazara alınmış 'enzele, enzelna' tabir edilmiştir.

Evet, 'enzele, enzelne' (indirdik) hakikat itibariyle sabık nükteyi ifade ettikleri gibi, belâğat noktasında da ehemmiyetli bir manayı mu'cizâne ifade ediyorlar. Şöyle ki: Demir gayet sert fıtratı ile ve gizliliği ve derinliği ile beraber, her yerde hazır bulunmak ve hamur gibi yumuşatmak hasiyetini ihsan ettiğinden; herkes, her yerde, her işte kolayca elde etmesini ifade etmek için, 've enzelnel hadid' (Demiri biz indirdik) tabiriyle güya fıtri ve semavî nimetler gibi, demir aletlerini yukarı bir tezgâhtan indirip beşerin eline verilmiş gibi, kolaylıkla elde ediliyor.

Hem hayvanat cinsinden sivrisinekten tut, tâ yılan, akrep, kurt, aslana kadar insanlara zararlı vaziyetleriyle beraber, hayvanatın mühimlerinden olan koca manda ve öküz ve deve gibi büyük mahlûkat, gayet derece musahhar, mutî; hatta zayıf bir çocuğa da yularını verip itaat etmek manasını ifade için 've enzele leküm minel en'âmi semaniyeten'(Sizin için erkekli dişili sekiz çift ehlî hayvan indirdik.) tabiriyle, güya bu mübarek hayvanlar, dünya hayvanları değil ki içinde tevahhuş ve zarar bulunsun. Belki mânevî bir cennetin hayvanları gibi menfaattar, zararsızdırlar. Yukarıdan yani rahmet hazinesinden indirilmiştir, diye ifade ediyor.

Muhtemeldir ki bazı müfessilerin bu hayvanlar hakkında "Cennetten indirilmiştir." dedikleri, bu manadan ileri gelmiştir.

Kur'an-ı Hakîmin bir harfi için bir sayfa yazılsa, uzun olmuş denilmemeli. Çünkü kelamullah'tır onun için, 'enzelna' tabiri için, iki üç sayfa yazılmakla israf edilmiş olmaz. Bazen Kur'an'ın bir harfi, bir hazine-i maneviyenin anahtarı olur.'

Evet dostlar, demir gibi, demek ki dört çift hayvan da ihsan edilmiş. Yani Rahmet tarafından gönderilmiştir. Üstad da bunu ifade etmek istiyor.

Selam ve dua ile.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.