Hacıbayram camii ve çevresinin Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilip Mevlid Kandili günü tekrar ibadete açıldığı haberi medyada geniş yer aldı. Açılışın Başbakan tarafından yapılması, aynı günün akşamı idrak edilen kandil gecesine katılması basının dikkatini çeken haberler arasında yer almasına vesile oldu. TRT kandil programını da aynı yerde canlı olarak yayınlamıştı.
Olayı sıcağı sıcağına haber yapmanın ötesinde dikkate sunulmayan haber değeri taşıyan başka hususlar da olabileceğini düşünerek bir Cuma günü tekrar Hacıbayram’a gittik.
Kapasite iki katına çıkarıldı deniliyorsa da iç mekan değil cami avlusu olan dış mekan genişletilmiş. Cuma vaktine yarım saat kala gittiğimiz halde dışarıda dahi zor yer bulunca iç mekanı ve çevreyi tanımak mümkün olmuyor.
(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)
O kadar genişletilmesine rağmen yine de taleplere cevap veremiyor. Dış mekanda bile bir kişilik yer bulamayanlar oldu. Her şeye rağmen Hacıbayram’da namaz kılmak bir başka güzel. Öyle bir mânevi iklim ki, o bölgeden geçen herkesi sarıyor kuşatıyor.
Restorasyonla neler yapılmış ondan bahsedelim.
Namaz sonrası cemaat dağıldıktan sonra hem iç mekanları hem de dış çevreyi mümkün olan her ayrıntıyı incelemeye, dikkate değer her köşeyi resimlemeye gayret ettik.
Camiin orijinal otantik mimari yapısı muhafaza edilmekle birlikte her milim karesi yenilenmiş. İç mekân bölümleri aynen korunmuş. Dış çevrede mümkün olan sınırların hepsi değerlendirilmiş, yekpare düzgün bir zemin yapılmış. Abdest ve tuvaletler zemin altına alınmış, yürüyen merdivenlerle inilip çıkılıyor. Oldukça lüks denilebilecek derecede yapılmış. Abdest alıp çıkan sanat şahaseri demekten kendini alamıyor.
Fıskiyeler enstrümental ilahilerin ritmine göre akıyor. Müziğin ses şiddeti suyun yukarı fışkırması artan ve azalan bir ahenkli görünüm hoş bir hava meydana getiriyor.
Aydınlatma kulesi iki yere dikilmiş. Gece aydınlığı gündüzle ayırt edilemeyecek derecede güçlü bir sistem. Gece gündüz nur deryası havası veriyor.
Camii arka yakınındaki ahşap binalar aslına uygun görünümle yeniden yapılmış. Bir kısmının yapımı devam ediyor. O binalar hayır hizmetleri yapan vakıflara uzun yıllara mütevakkıf kiraya verilmiş. Dini hizmetlerde kullanılıyor.
Çevrede bir çok yapı yıkılmış. Yıkımda tarihi önemi olanlar dışında ömrünü tamamlamış yapılar var. Çevrenin ufku açılmış. Görüntü kirliliği asgariye inmiş. Caminin yakın çevresinin dışında düzenleme halen devam ediyor.
Risale-i Nur hizmetlerinde önemli bir yere sahip, Zübeyir ağabeyin, Bayram Yüksel ağabeyin de kaldığı 27 Numara olarak bilinen bina ve yakınındaki binalara gelmiş sıra. Zaman içinde yeni restorasyondan onlar da nasibini almayı bekliyor.
Sonra cami yakınında kitapçıların bulunduğu bölge dikkati çekiyor. Oldukça kalabalık, hareketli. Her kesimden insanlar geliyor. O bölgeye adım atan her insan kendini dini duygu atmosferine göre konumlandırıyorlar sanki. Kitapçıların sergi ve raflarına yoğunlaşanların çoğunluğu hanımlar. Özellikle kıyafetiyle kategorize etmek için değil tarif için ifade etmek gerekirse sosyete görünüşlü hanımlar dini kitaplara yoğunlaştıkları görülüyor. Yine kitap dükkanları arasında üniversite öğrencilik yıllarım olan 1970’li yıllardan beri faaliyet gösteren Said Özdemir ağabeyin İhlas kitabevi ile Ankara İlim ve Kültür Vakfının Sadakat Kitabevi dikkat çekiyor.
Bu arada Barla Kitabevinden bahsetmeden geçemeyiz. Pasaj içi üst katta 12 metrekarelik büyük bir dükkan.
Geçenlerde röportaj yaptığımız Barla Kitabevi ve Turan Çalışkan ağabeye bir selam veriyim diye uğradım. Hem de Cuma namazı sırasında yük olacak olan çantamı dükkana bırakayım dedim.
Her zaman olduğu gibi yine dükkan 20’ye yakın hanımla tıklım tıklım, oturmuşlar ders yapıyorlar. Derslerinin havasını bozmadan sessizce çantayı bırakıp çıktım. Namaz sonrası çevre inceleme falan iki saate yakın zaman geçti çantayı alma bahanesiyle uğradım. Aynı kişiler mi farklı mı bilemedim ama aynı kalabalık devam ediyor. Küçük bir ortam koskoca bir medrese olmuş. Turan Çalışkan ağabeyin umreye gittiğini öğrendik. Hem iş ortağı hem kızı Saide hanım orada. Öğlen saatindeki süreyi fırsat bilen bayan memurlar mı dersiniz, üniversiteye hazırlanan hanım kızlar mı dersiniz, düzenli olarak gelen müdavimler mi dersiniz, her kesimden insanlarla dolup taşan genişleyen bir mekan Barla kitabevi. Koca bir medrese işlevi görüyor. Tali olarak en son işi de kitap satmak gibi sanki.
Aslında Hacıbayram bölgesindeki insan profili, gündüz yoğunlaşan demografik yapı başlı başına sosyolojik bir araştırma konusudur.
İnsanların, ruhlarında ve kalplerinde bir nur, bir kuvve var ki, sanki niyetlerini, eğilimlerini yönetiyor. İlk akla gelen “fıtrat yalan söylemez” gerçeği olmalı. Her insanın ruhunda, kalbinde bir çekirdek var. Neşvünema bulmak istiyor. Hacı Bayram-i Veli hazretlerinin mânevi tasarrufu ve cazibesi de insanları o bölgeye çekiyor olabilir. Geçmişte o bölgenin İman ve Kur’an hizmetinde önemli rolü olduğu gibi bir çok gönüllü kuruluşun aynı mekanda hizmet mekanlarının olması mânevi iklime etkisi olabilir. İstanbul’da Eyüp Sultan, Konya’da Mevlâna, Şanlıurfa’da Dergâh, Bursa’da Ulucami çevresinde aynı iklim hissediliyor. Burada bahsi geçmeyen, Anadolu’da benzeri bir çok mânevi iklimi yoğun mekânlar çok şüphesiz.
Evet Hacıbayram camii ve çevresinin yeni düzenlenen şekli konusunda yeni görüntülerle birlikte birkaç kelime mülahazalarımızı da paylaşmış olduk. Yolu Ankara’ya düşen dostlar mutlaka Hacıbayram’a uğramadan geçmeyin. Yeni hâlini görmekten memnun ve mutlu olursunuz inşallah.
(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)