Kudsi ve Nebevi Hadis: Mânâsı Allah'a, lâfızları Hz. Peygamber'e âit olan hadislere kudsi hadis; mânâ ve lâfzı Hz. Peygamber'e âit olan hadislere de nebevî hadis denir.
"İlâhî hadis" ve "Rabbânî hadis" diye de adlandırılan kudsî hadis: Hz. Peygamberin (asm), anlam bakımından Allah'a dayandırdığı, başka bir deyişle O'ndan nakiller yaparak söylediği sözdür. Kur'ân ile nebevî hadis arasında yeralan bu tür hadislerin "kutsal"lığı, mânâsının Allah'a âit olmasından; "hadis" diye adlandırılması ise, Hz. Peygamber (asm) tarafından dile getirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Allah tarafından gelen vahiy olmaları bakımından, Kur'ân âyetleriyle kudsî hadisler arasında bir fark yoktur. Fakat Kur'ân hem anlamı, hem de lâfızları yönünden Allah'a âit iken, kudsî hadis, sadece mânâ açısından Allah'a âittir.
Kur'ân ile kudsî hadis arasındaki diğer farklar şunlardır:
a) Kudsî hadis, namazda okunmaz.
b) Abdestsiz olarak dokunulması câizdir.
c) Lâfzı Allah'a âit olmadığı için Kur'ân gibi mu'ciz değildir.
d) Lafzî rivâyeti şart olmayıp, sadece anlam olarak rivâyet edilmesi câizdir.
Kudsî hadîsin ilk kaynağı Allah olduğu ve esasen hitap O'ndan geldiği için, rivâyet edilirken başına, "Hz. Peygamber'in rivâyet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu..." veya "Rasûlullah (asm), Rabbinden rivâyet ettiği hadiste şöyle buyurdu..." şeklinde bir rivâyet lafzı getirilir.
Diğer hadislere göre kutsî hadislerin sayısı çok azdır.
(İsmail Lütfi Çakan, Arif Köten, Şamil İslam Ansiklopedisi, Hadis maddesi)