Hakla bâtılın ayrılış noktası Hicret

İsmail AKSOY

“İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla,canlarıyla cihad edenler,rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler.Kurtuluşa erenler de işte onlardır.” (Tevbe,9/20)

İnsanlık tarihinin en büyük,en muazzam olayı…Mü’minlerin geçmişte vazife olarak yerine getirdikleri ve hayat devam ettiği sürece yapmaktan kaçınmayacakları bir iş, amel ve aksiyon süreci hicret…

İmandan sonra en önemli bir vazife olarak Müslümanların gündeminde yer  almıştır bu tarihi hicret…
İslâm’ın sistematiği açısından büyük bir öneme sahiptir.Fevkalâde bir tesir icra eden ve yankı uyandıran  bu olayın kahramanlarına Kur’ân “muhacir” ünvanını lâyık görmüştür.O günden bu güne mânevî pâyeleri  en yükseklerde seyreden bu kutlu kesim,Muammed (s.a.v) ümmetinin başında  takdirle anılagelmişlerdir.

Hz.Ömer’in (r.a) tarifiyle hicret :”Hakla bâtılın ayrılış noktası “ dır.
Hicret,elmas ruhlarla kömüre dönüşmüş ruhların ayrışmasıdır.
Hicret, küfrün karanlarından imanın aydınlığına koşmaktır.
Hicret, fâniden ve fena şeylerden Bâkî’ye ve bekaya sığınmaktır.
Hicret, İsyan ve tuğyânı terk ederek kâinat Hâlıkına kaçmaktır.
Hicret,her yönüyle Hakk’a teslimiyet ve inkıyattır.
Hicret; fedâkârlık, feragat ve menfaat-ı şahsiyeyi terktir.
Hicret; ye’sin, meskenet ve ataletin terkidir.
İmân ve Kur’ânın gereğini yaşayabilme adına kendisi için müsait zeminlerin hazırlanmasıdır. Ve bu çalışmanın içerisinde bulunanlara yardım ve destek olmaktır.
Hicret, büyük fütûhatların başlangıcıdır.

Hicreti, sadece Mekke-Medine boyutuna  değil, o günün Müslümanlarına münhasır  (özgü) bir fazilet gibi algılamak değil , bütün çağlara ve gelecek asırlara yayılmış , kalıcı ve sürekli bir ibâdet olarak algılamak gerekir.

Allah Resulü (s.a.v)’in ifade buyurdukları mâna derinliğini yakalayabilmektir :”Gerçek muhacir,Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçan,onları terk eden kimsedir.” (1)  “Hakiki muhacir,hata ve günahları terk edendir.” (2) 

Anlaşıldığı gibi hicret,mü’minlerin hayatında belli bir tarihî olay olarak değil, aynı zamanda bir irşad, tebliğ, iletişim, ulaşım, gönüllerin/ruhların fethi, hizmetin ve Kur’an Nurlarının yaygınlaştırılması, en ücra yerlere  kadar bu mesajların iletilmesi, Hakk’ın/Hakikatın hâkim kılınması için meşrû yolların tâkip edilmesi, tekniğin ve teknolojinin ve buna bağlı olarak usûl ve metodların yerinde ve zamanında  tatbik edilmesi gibi pek çok kavram ve mânaları içinde barındırarak varlığını devam ettirmesi gereken bir şuurlanma ve idrak odaklı bir dönüm noktasıdır.

Şu Hadîs-i Şeriflere dikkatinizi çekmek isterim :” Mekke’nin fethinden sonra hicret yok, ancak (aynı derecede sevap olan) cihad ve iyi niyet vardır.Cihada çağırıldığınız zaman (severek) hemen koşun.” (3)        “Bozgun ve fitne-fesad döneminde ibadet etmek,benim yanıma hicret etmek gibi (faziletli) dir.(4)

Evet, helâket ve felâket asrının fitne ve fesat odakları boş durmuyor.Delâlet ve ifsat şebekeleri,ihtilal ve Ergenekon çeteleri kol geziyor etrafımızda. Mâsûm ve günahsız insanlar hunharca katlediliyor. Maddî/mânevî yangınlar devam ediyor.

Böyle bir dönemde Kur’âna ve Sünnet-i Seniyyeye sarılmak Resûl-i Ekrem (s.a.v)’in yanına hicret etmek gibidir. Tevhîd mücadelesinin önder ve rehberleri,başta peygamberler olmak üzere dâvâlarından aslâ tâviz vermemişler,hayatları boyunca onca ezâ ve cefaya rağmen hicreti hayatlarının bir parçası haline getirmişlerdir.

Hicret, Üstad Bedizzaman Said Nursî’nin ;
“…pek çok münevver müçtehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsî hafızları, asfiyaları, aktabları âlem-i İslâmın aktârına uçurdu,hicret  ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur'ân'ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı.” (5) veciz ifadesiyle topyekûn bir hizmet seferberliğidir,bir medeniyet hamlesidir,bir aydınlanma sürecidir.

Hicretin önemini kavrayabilmek için,onu hazırlayan sebep-sonuç ilişkilerini çok iyi anlamak gerekir.
Yesrib’i Medine-i  Münevvere  yapan ve İslâm Devleti’nin başşehri kılan bir çağın açılmasıdır hicret.
Hicret,bütün sahâbenin icmâ ve ittifakıyla hicrî yılın başlangıcı kabul edilmiştir.Hicrî Takvimin ilk ayı da Muharrem ayıdır.
Hicretiniz mübarek olsun.

Dipnotlar :
1-Zübetü’l-Buhârî,1/6.H.No:4
2-İbn Mâce,Sünen,10/141.H.No:3934
3-Müslim,İmâret,85;İbn Mâce,a.g.e.,7/486.H.No:2773.
4-İbn Mâce,10/203 (3985)
5-B.Said Nursî,Mektubat,19.Mektup

ismailaksoy@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.