"Halbuki edyan-ı saire müntesibleri mutlaka fevc fevc, muhakeme-i akliye ile ve bürhan-ı kat'î ile daire-i İslâmiyet'e dâhil olmuşlar ve olmaktadırlar. Eğer biz, doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır." (Tarihçe-i Hayat)
Küçük oğlum Amerika'da yaşıyor. Kaderinde Amerika'lı biriyle evlenmek varmış. Türkiye şartları, öncelikleri, alışkanlıkları, kural ihlâllerine alışık olmasından dolayı, orada bir süre bocalasa da, çabuk alıştı.
Geçen yıl topladığı yaprakları öylesine çöpe koyduğu için, görevli almamış. İkinci gelişinde oğlum; "niçin" almadığını sorunca, görevli kişi, biraz kızarak; "poşete koyup ağzını bağlamadığın" için cevabını alınca, bu yıl işini daha dikkatli yapmak üzere kolları sıvamış.
Bizdeki "herkes kendi kapısının önünü temizlerse, mahalle temiz olur" deyimi, orada bizzat uygulandığından, uygulamayanlara ceza kesiliyormuş.
Bitişik komşuları yaşlı bir çift. Adamcağızın da kendi bahçesini temizlemeye koyulduğunu görünce, oğlum bizde olan, "büyüğe yardım" terbiyesi ile, onlara, "Benim iş bitince size de yardım ederim, az bekleyin" der.
Adam beklemediği bu yardım teklifine çok şaşırır. Merhaba, günaydın dışında bir ilişkileri olmayan, hem de yabancı birinden sahiden yardım edildiğini görünce, geline memnuniyetini, teşekkürlerini belirtip sorar; "Niye yardım etti?" der. Amerikalı gelinim de, "Çünkü o Müslüman bir Türk" der.
Adam, önyargılarını devire devire; gülümser. Mutlu olur. Hayranlıkla; "Ne şanslıyız ki böyle yardımsever, iyi komşularımız var" der.
Belki de hayatında ilk kez bir yabancıya; "sizin de bir ihtiyacınız olduğunda lütfen söyleyin" diyerek, adeta karşılık vermek ister.
Genç "Müslüman Türk" komşusunun, bizde gayet normal karşılanacak, hattâ beklenecek bu yardımı, yaşlı komşunun kafasındaki "müslüman" tanımını belki de korkusunu silmeye vesile olur.
Müslüman; önce iç dünyasında, sonra ailesi ve çevresinde, tahkik-i imana ayna olabilendir.
Dar daireden, geniş daireye doğru, Kur'ani terbiyeyi aksettirendir.
Evet... Bazan lisan-ı hâl, lisan-ı kalin yapamadığını yapabiliyor demek ki...
Yeter ki, ameliniz halis olsun.