Halkı, halka bırakma vaktidir

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Şüphesiz kimse bu ülkenin kötülüğünü istemiyor. Herkes kendince en doğrusunu en makulunu anlatmakta, çoğu kez de dikte etmektedir.
Sorun; birilerinin çıkıp herkesi kendi doğrularına tabi olmaya zorlaması…

Buna yakın zamanda “mahalle baskısı” diyenler de oldu. “Mahalle baskısı” kavramını en başta “köktenlaikçi çevreler” çok sevdi.
“Hah” dediler “işte uyanık olmasak böyle yaparlar bize” diye savlar ileri sürdüler. Hayali öcü gösterip, en temel insan hakkı ihlaline gerekçe yaptılar bunu.

Üniversitelerde başörtülü kızları içeri almamaya gerekçe bulmuşlardı. Oysa tirajıkomik bir durumdu bu.
Mahalle baskısı kötü bir durumdur da…
Kendinden olmayanı güç kullanarak mahalleye almamak…
Mahalleden atmak…
Hatta racon kesmek…
Bu, neyin nesidir?..

***

Tarihimizde millete iyilik yapma iddiasıyla yapılmış o kadar çok garip iyilikler(!) var ki burada sıralamaya dahi mecalimiz yetmez.
Meşrutiyet karşıtlarının kurtarıcı subaylar anlamına gelen “Halaskar Zabitan”ı, Tek parti döneminden kalma “Halka rağmen halkçılık” anlayışı gibi.

“Sen anlamazsın ben senin yerine doğrusunu düşünürüm” mealindeki vesayetçi düşünceler son iki asrın resmini çizer. Aydınlanma iddiası hep “tepeden inmeci”, hep “elitist jakoben” hep “seçkinci” olmuştur maalesef.
“Dağdaki çobanın oyu ile benim oyum bir olur mu” isyanları bu mantığın seslendirmesidir.

Halka, halk iradesine fazla müsamaha yoktur bu eksende. Halk, “Kadro” harekatı tarafından aydınlanmaya tabi tutulacaktır.
İnsanımız bu zorba aydınlanmayı en acıklı biçimde yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Batıda kral ve kilise otoritesine baskıcılığına karşı gelişen hareketler, Asya’da seçilmiş kralları yada komiteleri işbaşına getiriyordu. Kavramların içi boşaltılıyordu.

Cumhuriyet deyip halka müdahelede bulunmak…
Adalet deyip vicdana-kanaate müdahale etmek…
Eşitlik deyip farklılıkları tehlike göstermek…
Laiklik deyip dini vecibelerini yerine getiren insanları kamusal alana almamak için güç kullanmak…

***

2000’li yıllar, insanlığı bir dönüm noktasına getirdi. Dünya eski dünya değil. Güce dayanan zorbalar halk iradesine boyun eğmek zorunda kaldı.
Tek tip düşünme, tek tip inanma, tek tip tapınma, tek tip giyinme tek tip davranma buyurganlığı geçer akçe değil artık.
Değişim sırası bizimkilerde. “Gelin değişime direnmekten vazgeçin” diyelim bir kez daha.
Bırakın herkes doğrularını özgürce savunsun.
En doğrusunu bilen de, hangi doğruyu egemen kılacağına karar verecek olan da “kamuoyu” dediğimiz halkın bizzat kendisidir.

Halk açıkça bunu şöyle ifade etmektedir:
Sizin doğrunuz size benim doğrularım bana…
Rica ederim, beni benden fazla düşünüp beni rahatsız etmeyin…
Lütfedip, iki ayağımı bir pabuca sokmayın…
İstirham ederim, aklımı bana bırakın…
Müsaade edin, ben de düşünür bir yargıya varırım…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.