“Hürhaber’den M.Fatih Gediman’ın haberi:
Türkiye'de en çok merak edilen ve konuşulan konulardan birisi cemaatlerin gücü... Türkiye'de kaç kişi bir cemaat mensubu? Hangi cemaat kaç kişi? Oy anlamında güç ve kapasite kimde? İşte Cemaatlerle ilgili son çalışmayı yapan Konsensus'un verilerine göre Cemaatlerin genel nüfusa ve birbirine oranları:
CEMAAT MENSUPLARI SADECE YÜZDE 6.2
Herhangi bir cemaate üye misiniz anketine katılanların yüzde 93.8’i “Hayır, değilim’’ derken, “Evet, üyeyim’’ diyenlerin oranı yüzde 6.2’de kaldı.”
Yukarıdaki haberi yorumsuz iktibas ettik. Bu vesile ile cemaatlerin gücü ve büyüklüğü üzerinde bir değerlendirme yapmak vacip oldu.
Bahsi geçen listede tam 20 cemaat yer alıyor.
Bu 20 cemaat kapsamında tarikat olarak bilinen yapılar da aynı kategoride yer almış.
İstatistik veriler nitelikten ziyade niceliğin göstergesidir. Başka deyimle sayısal değer, yani kemiyeti ifade eder.
Yine 20 grubun içinde Risale-i Nur eksenli hizmet grupları vardır.
Risale-i nur hizmet anlayışı ve prensiplerine göre kemiyet (sayı çokluğu) önemli değil keyfiyet (nitelik, kalite, fazilet, kemalat vb…) kriterleri esas alındığı bilinir.
Eğer sosyal yapılar olan cemaatlere siyasi açıdan bakıldığında sayının önemi büyüktür. Çünkü oy meselesi tamamen sayıya dayanır.
Bir sosyal grubun, cemaatin, tarikatın sayısal değerin ötesinde toplum üzerinde etkinlik derecesi vardır ki, onu matematikle tanımlamak zordur. Etkinin sonuçlarından değerlendirme yapılabilir.
Bu (sözde) araştırma tekrar değerlendirmeye vesile oldu.
Araştırmaya sözde dememize gerekçe, en güçlü cemaatin % 6,2’lik dilimin %61,8’inin teşkil ediyor.
Diğer 19 grubun en güçlüsü sıra ile % 16,5 ile % 0,6 arasında değişen oranlara dağılmış. Yüzdeleri topladığımızda % 146 çıkıyor. Araştırmayı yapanlar bir kere cemaat tarikat kavramlarını bilmiyorlar. Ayrıca yüzde hesabında ağırlıkların toplamının yüzde yüzün üzerine çıkamayacağı gibi basit bir prensibi dahi ihlal ettiklerinden bir yerlerden siparişle bu (sözde) araştırmayı maksatlı mesaj vermek için yaptıkları anlaşılıyor.
Kemiyet - keyfiyet hamuru çok su götüren bir meseledir. Uzun yıllar bu kemiyet önemli değil keyfiyet sözünün pratiğini anlamakta ve izahında zorlanmışımdır. Bu konuda “Akredite Keyfiyet” (https://www.risalehaber.com/akredite-keyfiyet-12272yy.htm) başlıklı yazı ile bu sütunda değerlendirme yapmıştık.
Sırası gelmişken bu konuyu tartışmaya açmak ve vuzuha kavuşturmak için gündeme taşımak istedim.
Mayınlı ve tehlikeli bir alana girdiğimizin de farkındayım. Ama olsun.
Bu bir sorundur. Spekülasyonlara neden olan bir husustur.
“Kemiyet önemli değil keyfiyet önemli” deyimi anlamının dışında kullanılmaktadır. Özgül ağırlığı kendinden menkul bazı çapsızların kusurlarına mazeret malzemesi yaptıklarını bilmekte fayda vardır. Safdil insanların safiyetlerini istismar ederek manüplasyonlarını önlemek lazımdır.
Cemaatlerin gücünün göstergesi gibi takdim edilen araştırma tümüyle yabana atılacak bir çalışma değildir. Sonuçta toplumsal algı söz konusudur.
Algı gerçekler kadar önemlidir. Mevlana; “Sizin ne söylediğiniz karşınızdakinin anladığı önemli” mealindeki sözünü hatırlayalım. Yanlış algının oluşmasında sadece ölçen değil ölçülen grubun da sorumluluğu vardır.
Mimar Sinan gibi iple minareyi doğrultmak da gerekebilir.
Şimdi bahsi geçen araştırmayı analiz edecek olursak:
Türkiye nüfusunun % 6.2’si cemaatlere mensup deniliyor. Bu kesimin en büyük dilimi % 61,8 en küçük grupların payı % 0.6 deniliyor.
Eğer kemiyet önemli değil keyfiyet önemli diye en büyük olarak kabul edilen grup(cemaat) ile en küçük arasındaki güç farkı takriben 100 kat.
Buradan çıkaracağımız bir sonuç olmalı. En büyük dilimde yer alan gruba genelleme olarak sadece kemiyet olarak değerlendirmek insafsızlık olduğu gibi en küçük dilimde yer alan grubu keyfiyet içinde değerlendirmek de hakkaniyete sığmaz.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi 50 nefer kuvvetinde iddiasına cevaben şahsım itibarıyle bir nefer benden 50 defa fazla iş görebilir diyor. Ancak Kur’an’a hizmet mesleğim itibarıyla yanılıyorsunuz 50 milyon kuvvetindeyim diyor.
İhlas risalesinde en büyük kuvvet İhlas diyor.
“Said’in kuvvet ve ehliyeti yoktur konuşan yalnız hakikattir…” cümlesinin geçtiği dersinde kemiyet keyfiyet kavramlarını çok güzel izah etmiş.
Keza Peygamberimizin “İslamiyeti dünyanın başına geçirmesi”, ifadesi insanlık tarihinde en büyük inkılaba, değişime vesile olduğunu dikkat çekerken kemiyetin, sayının da anlamına, önemine dikkat çekmiyor mu?
Neticeyi kelam:
Hangi cemaat büyük sorusuna cevap arama maksatlı araştırmadan ortaya çıkan tablodan gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var ki;
Çapı, sayısı, etkisi, gücü büyük olarak belirtilen sosyal grubun(cemaatin) büyüklüğü altında mutlaka hikmet yönüyle bir hakikatin olduğunu kabul edelim.
Küçük olarak tespit edilen yüzde 0.6 kıymet atfedilen grupların küçüklüğünün altında mutlaka bir hikmet yönüyle zafiyetlerin olduğunu da kabul etmek lazımdır. “Keyfiyet önemlidir” kusurlarımızdan dolayı sığındığımız liman olmasın.
İman Kur’an hizmetinde esas olan ihlastır. Ancak kimse başkasının ihlasını ölçemez, dikte edemez. O bir haldir. Niyet meselesidir. İhlas-metre henüz icad edilmedi. Vicdani bir haldir. Ancak Allah bilir.
Muvaffakıyet mutlak surette Allah’ın inayetidir, lütfudur. Ancak hikmet ve imtihan dünyasında sebeplere tevessül ve fiili dua, cüz’i iradenin şartını sarfı nazar edemeyiz. Kolaycılık, tembel tevekküle kaçmak. Kırıp döküp, önündeki kaparak, arkasındakini teperek, etrafını dağıtarak, “giden gider kalan sağlar bizimdir” deyip “Niye küçüldük?”denilince “keyfiyet önemli” diye cerbezenin anlamının olmadığını bilmek şuurdur, farkındalıktır. Zira imtihan ve hikmet dünyasındayız.