"Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun. İlk Cahiliye Dönemi kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstere göstere yürüyüşü gibi yürümeyin" (Ahzâb 33/32.) buyurur. Nûr Sûresi`nde: "Mü`min kadınlara da şöyle gözlerini (haramdan) kıssınlar, ırzlarını korusunlar, süslerini göstermesinler -kendiliğinden görünen müstesna- başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" (Nûr 24/31.) buyurur. Yine Ahzâb Sûresi`nde: "Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü`minlerin kadınlarına söyle, "cilbâb"larını üzerlerine atsınlar" buyurur. (Ahzâb 33/59.)
Peygamber Efendimiz de: "Erkek erkeğin âvretine, kadın da kadının avretine bakmasın", (Müslim, hayz 7; Tirmizî, edep 38) "Ergin, olmuş bir kadının namazını Allah başörtüsüz kabul etmez" (Tirmizî, salat 160; Ibn Mâce, taharet 132), "Şehvetle bakmak gözün zinâsıdır" (Buhârî, İsti`zan 12, kader 9; Müslim, kader 20, 21), "Şehvetle bakmak şeytanın zehirli oklarından bir oktur" (Hindî Kenz V/329 (13075).) buyurmuştur.
Bu ve benzeri âyet ve hadîslerden ötürü, tüm İslâm bilginleri, kadının da, erkeğin de avretini kapatması konusunda sözbirliği halindedirler.
Soruda geçen konu Maliki Mezhebinde olduğu için kısaca bilgi vermek gerekecektir:
Malik Mezhebine göre, kadın ve erkeğin, namazda ve namaz dışında avreti:
1. Namazda: Kadına göre de, erkeğe göre de namaz için avret, kaba ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır. Her birinin hükmü de değişiktir: Erkeğe göre kaba (mugallaza) avret, sadece ön ve arka uzuvlardır. Hafif avret ise, bunların dışında göbekle diz kapağı arasında kalan yerlerdir.
Bunun dayandığı delil Enes hadislerdir:
"Hz. Peygamber (a.s.) Hayber günü izarını uyluğunun üzerinden kaldırdı, öyle ki, ben onun uyluğunun beyazlığını görür gibiyim."(Neylü'l-Evtâr, 2/64)
Hür kadına göre kaba avret, baş, kol ve bacaklarla göğüs hariç bütün bedenidir. Hafif avret ise göğüs, göğüsün arka hizası, boyun, baş, ayakların dizlerden aşağısıdır. Yüz ve eller ise, hiçbir halde avret değildir.
Hafif olan avret yerlerinden bir kısmı veya tamamı açık olduğu hâlde namaz kılan kimsenin namazı batıl olmaz. Ancak açılması mekruhtur. Bu yerlere bakılması ise haramdır. Fakat hafif olan avret yerleri açık olduğu hâlde namaz kılan kimsenin zaruri vakti içinde bu namazı yeniden kılması müstehap olur. (Öğle ile ikindi vakitlerini güneşin sararmasına kadar, akşam ile yatsı namazlarını bütün gece boyunca, sabah namazını güneşin doğmasına kadar iade eder.)
Başka elbise bulamadığı zaman, karanlığı elbise sayıp, karanlıkta namaz kılması gerekir.
2. Namaz dışında: Kadının, mahremi olan yani kendine nikah düşmeyen erkeklere göre avreti, baş, boyun, eller ve ayaklar dışındaki bütün bedenidir. Dolayısıyla kadın, mahremine dahi memelerini, göğsünü ve bacaklarını gösteremez. (el-Harasî, Âlâ Muhtasar-i Seydî Halil, I/248)
Kadının kendine nikah düşen erkeğe karşı avreti ise, elleri ve yüzü dışında bütün bedenidir. Ancak evlâ olan, ta`mimdir (her yerini kapatmasıdır). Müslüman olmayan erkekler gelince, ona müslüman kadın, yüzü ve elleri dahil hiç bir yerine gösteremez. (Hâsiyetü`s-Şeyh Ali el-Adevî Âle`l-Harasî, (Harasî serhiyle beraber) I/347.)
Örtülü olmayan avret yerine zevk almaksızın da bakmak haramdır. Fakat örtülmüş olarak bakmak, el ile örtünün üstünden ellemeksizin bakmak caizdir. Ellemek suretiyle bakmak ise caiz değildir.
Erkekler için görmek bakımından avret yerleri göbek ile diz kapağı arasıdır.
Buna göre, örtebilme imkânı varken, kaba avretinden birazı bile açık olarak namaz kılanın namazı bozulur. Hafif avreti açık olduğunda kılınan namazı ise, -her ne kadar buraları açmak haram ise de- bâtıl olmaz, fakat namazın iâdesi müstehaptır.
Örtünün ilk bakışta cildi göstermemesi şarttır. Ancak dikkatli bakma halinde gösteriyorsa onunla namaz kılmak mekruhtur. Vakit içinde iâdesi menduptur. Fakat rüzgârın yapıştırması, ya da ıslaklık sebebiyle vücudu belli ediyorsa, zarar vermez.
Kâfir kadınlara ise, hür ve müslüman kadın, sadece yüzünü ve iki elini gösterebilir. Kendi câriyesine karşı avreti ise, müslüman kadına karşı olduğu gibi, diz kapağı ile göbeği arasında kalan kısmıdır. Malıkî imamlarının çoğunluğunun görüşü budur. Fakat şöyle söylemek daha güzeldir: Müslüman kadının kâfir kadına karşı avreti de, müslüman kadına karşı avreti gibidir. Ancak onun yanında yüzünden ve ellerinden fazlasını açamaz. Çünkü açmasının haram olması, oranın avret olmasını gerektirmez. (Aynı kaynak.) Kadının namaz dışında ve yalnız başına iken de mugallaza (kaba) avretini örtmesi -meleklerden ötürü- müstehaptır; ihtiyaç olmaksızın açmak mekruhtur. (Harasî, I/248)
Imam Mâlik: "Kadın, mahremi olmayan erkekler ve uşağıyla beraber yemek yiyebilir. Kocasıyla beraber iken kocasının yemek yediği kimselerle yemek yiyebilir"der. (Harasî, I/347) Erkeğin yabancı kadınlara göre avreti, baş, eller ve ayaklar dışındaki yerlerdir. Kadının, yabancı erkeğin göğsüne, yanına (cenbine), sırtına, bacağına, lezzet korkusu olmasa bile bakması caiz değildir. (Buğyetü`s-Sâlik I/99, 100.)
Erkeğin erkeklere göre avreti ise, bazılarına göre ön ve arkadan ibarettir. (Ibn Abidin, Reddü`l-Muhtâr, I/404, Mısır) Hayatta iken kopan bir avret parçaya bakmak câizdir. Öldükten sonra kopana bakmak ise, haramdır.
Çocuğun namaz dışındaki avreti, hallere göre değişir. Erkek için 8 yaşın altındakilerin avreti yoktur. Meselâ kadın onları çıplak yıkayabilir. 9-12 yaş arasındakilerin (bakma olarak) her tarafına bakabılir, ama yıkayamaz. 13 yaştan yukarı olanlar, erkek hükmündedir. Kızlar için 2 yaş 8 ayın altında olanlar için avret yoktur. Üçten dört yaşa kadar olanların bakma açısından yine avreti yoktur. Dokunma açısından kadın gibidirler. Şehvet duyma yaşına gelenler ise, kadın hükmünü alır. Namaz içinde erkek çocuğun avreti, ön ve arka ile uylukları, kız çocuğun avreti ise, göbekle diz kapağı arasıdır. Ancak ebeveynin onlara örtünmelerini emretmeleri vâciptir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet