Dün ile bugünü kıyaslamakla hakkı bulabiliriz ve müjdelerin tahakkukunu görebiliriz. Bazı insanlar müjdeden rahatsız, araştırdım, konuştum ve görüştüm. Kıyas yeteneğini ve bilgisini kullanmadığından ve hadisat-ı aleme siyah gözlük camıyla baktığından, sıkıntılara, ıstıraplara ve ruhi bunalımlara girdiklerini çeşitli müşahedelerimle gördüm ve halende üzülerek görmekteyim.
Dün ile bugüne bakan iki hadis-i şerifi hatırlatmak istiyorum. Bir elin parmakları kadar müslümanın olduğu bir devir ve korkunç bir dönemde, yani Nübüvvetin ilk yıllarında, Efendimiz Hz. Peygamber (asm) çağ ve çağları sarsan bir ifadede bulunur; Letüftehannel kostantiniyyetu, feni'mel emiru emiruha, feni'mel ceyşu ceyşuha" yani "Kostantiniye (İstanbul) feth edilecektir, onun emiri ne iyi emirdir, onun askeri ne iyi askerdir."
Hz.Peygamber (asm) dar-ı bekaya irtihalinden 821 yıl sonra İstanbul feth olunur. Kostantiniyye yani İstanbulun bulunduğu Türkiyede 2008 itibarıyla 400 kilise vardır. Bunun 41 tanesi Ermeni kilisesidir. Bunun karşılığında 77 bin resmi cami ve günde 385 bin defa okunan Ezan-ı Muhammedi (asm)...
O tarihlerde Kabe yi ilk tavaf eden Hz.Peygamber, (asm) muhtereme eşleri annemiz Hz. Hatice ve Hz. Ali Efendimiz... Yani üç kişi... O günkü müşrikler Kabedeki bu ibadete ve namazlara karşı geldiler ve türlü türlü baskılar ve işkenceler yaptılar. Fakat bugün Kabede normal bir Cuma günü1,5 milyon kişi namaz kılıyor ve tavaf yapıyor. Hac mevsiminde 5 milyona çıkıyor. Emr-i İlâhi ile hicret edip gittikleri Medine şehrinde Bedir muharebesine katılan 300 civarında sahabe-i kiram vardı. Bugün Medinede Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu Mescid-i Nebeviye de 500 bin kişi ile Cuma namazı kılınıyor ve bu emsalsiz mekanda sadece çalışan temizlik işçisinin sayısı 7 bin.
Yine o tarihlerde Hz.Peygamber, (asm) Latezalü Taifetün Min Ümmeti Zâhirine A'lelhakkı Hatta Ye'tiyallahu Biemri Yani Ümmetimden bir taife kıyamete kadar hakkı galibane dava edecektir buyurmuştur. Çokları bu hadislerin karşısında şaşırırlar, fakat konuşan, haber veren ve müjdeleyen Hz. Allah'ın en büyük Rasulü Hz. Muhammed idi (asm). O, ne dedi ise çıkmıştı ve çıkacaktır... Çünkü Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim de ..Kuranı hak olarak indirdik. Seni de Ya Muhammed (asm) yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik buyuruyor.
Şimdi başta Türkiye olmak üzere bütün dünyaya, özellikle geçtiğimiz bayram sabahında ve haftasında tekrar baktım. Beyaz, şeffaf ve nurlu gözlük camlarımdan bir daha baktım, şükürden secdeye gittim. Türkiyenin her yerinde, 193 ülkenin kısm-ı azamında 2 milyarı bulan Müslüman kardeşlerimiz en küçük daireden ve en büyük daireye kadar Kuranın hakikatlerini ve Nurun satırlarını dile getirmektedirler.
Camiler almıyor, caddelere taşmışlar. Gönülerde ve kalplerde yankılar nurlu ışıklar saçmışlardır. Daha ilerisi için de çağın Mevlanası Hz. Bediüzzaman 1940 yıllarında Türkiyede, mukaddesat adına her şeyin yasaklandığı bir devirde, bu Hadis-i Şerifin işari manasına tarih düşürerek miladi 2086 yılına kadar bu kudsi hizmetin muzafferiyet içinde galibane devam edeceğini açıklamaktadır. Bunları görmek başka, anlatmak başka ve anlamak da başkadır. Şartlar ve müjdeler meydandadır ve görülmektedir.