Hanımla mü­na­ka­şa et­miş Bediüzzaman’ın ya­nı­na gitmiş­tim

Emekli Yüzbaşı Refet Barutçu ağabeyi rahmetle anıyoruz

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman hazretlerinin çok sual soran sevgili talebesi ve nur talebelerinin kadim ağabeyi Emekli Yüzbaşı Refet Barutçu, 42 sene önce bugün, 2 Şubat 1975 tarihinde Ankara’da vefat etmişti... Refet ağabeyi hasretle, şükranla, minnetle ve rahmetle anıyoruz. Ruhuna binler Fatiha...

Ömer Özcan’ın 1969 ve sonrası yıllarda Refet Barutçu ağabeyden kaydettiği ve Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabında yayınladığı uzun hatıralarından kısa bazı bölümler şöyle:

TE­LİF ANIN­DA KIB­LE­YE DÖ­NER, DİZ ÇÖ­KER; O AN­DA…

Üs­tad ri­sa­le­ler ya­zı­lır­ken ya­nın­da Kur’andan baş­ka ki­tap bu­lun­dur­maz­dı. Ama biz yanın­da devam­lı kâ­ğıt ka­lem bu­lun­du­rur­duk.

Te­li­fe baş­lar­ken, O, ri­sa­le­nin ni­ha­yet hu­du­du­nu gös­te­rir, ön­ce be­lir­tir­di. Me­se­la ‘Yir­mi Al­tın­cı Lem’a, Yir­mi Al­tı Ri­ca’yı havidir’ gi­bi…

Te­lif anın­da kıb­le­ye dö­ner, diz çö­ker, ben kar­şı­sın­da yazar­dım. O an­da ona si­nek bi­le yaklaşmaz, biz gö­zü­müz­le si­nek­le­rin ‘vız’ di­ye dön­dü­ğü­nü görür­dük.

Bir gün İh­ti­yar­lar Risalesi/Yir­mi Altın­cı Lem’a’ya böy­le baş­la­dık. Al­tın­cı Ri­ca’ya gelince ‘Bu­gün­lük ta­mam kar­da­şım’ de­di. Bir­kaç haf­ta ara ver­dik­ten son­ra kal­dı­ğı ye­ri bi­le sorma­dan ge­ri­si­ni ta­mam­la­dık...

Biz bun­dan an­lıyor­duk ki ri­sa­le­ler ih­ti­yar­la ya­zıl­mı­yor, kal­be ge­len sünuhat ha­lin­de ay­nen yaz­dı­rı­lı­yor­du...

(Re'fet Barutçu, Ömer Özcan'a Kur'an talim ederken 1969 ANKARA)

BİR GÜN EV­DE HANIMIMLA MÜ­NA­KA­ŞA ET­MİŞ, SON­RA DA ÜS­TAD’IN YA­NI­NA GİT­MİŞ­TİM

Bir gün ev­de re­fi­kam­la (hanımımla) mü­na­ka­şa et­miş, son­ra da Üs­tad’ın ya­nı­na git­miş­tim. Tabii ben bu husus­ta Üs­tad’a hiç­bir şey bah­set­me­dim. (Hadise Isparta’da 1934 veya 35 yıllarında yaşanmıştır. Ö.Ö.)

Ney­se bi­raz son­ra oğ­lum Bed­ret­tin gel­di, Üs­tad’ın eli­ni öp­tü. Üs­tad ona: “Kar­de­şim! Git hemşire­me se­lâm söy­le, üzül­me­sin, ba­ban haksız­dır” dedi ve onu gön­der­di.

Ben hay­re­tim­den âde­ta do­nup kal­mış­tım... Ner­den bil­di, na­sıl bil­di? Şaşır­dım kaldım... An­la­dım ki bu bir ke­ra­met­tir.

Za­ten Üs­tad’ın o ka­dar çok ke­ra­me­ti­ne şa­hit ol­dum ki an­lat­mak­la bit­mez... Fa­kat O bu­nun gi­bi şey­le­re hiç, ama hiç önem ver­mez, normal ha­ya­tı­nı sür­dü­rür­dü.

Rİ­SA­LE-İ NUR’U AN­LA­DI­ĞI­NIZ KA­DAR YE­TER

Bir gün Re­fet ağa­be­ye ri­sa­le okuyuverir­ken ak­lı­ma gel­di, sor­dum:

Ağa­bey, ba­zı ye­ni kar­deşler Ri­sa­le-i Nur’u an­la­ya­ma­dık­la­rı­nı söy­lü­yor­lar, ne der­si­niz?

Re­fet Ağa­bey şöy­le ce­vap ver­di: Ay­nı so­ru­yu ben de Üs­tad’a sor­muş­tum.

Üs­tad dedi ki: “Kar­de­şim! Ri­sa­le-i Nur yal­nız ak­la hitap et­mez; kalp, ruh ve di­ğer has­sa­la­ra da hi­tap eder, an­la­dı­ğı­nız ka­dar ye­ter” de­miş­ti.

(Ömer Özcan, Şehabeddin Ünlü, Ahmed Vehbi Ünlü, Refet Barutçu, Abdulkadir Ünlü. 1970 ANKARA)

YA­ZI­DA TEM­BEL, SO­RU­DA KUV­VET­Lİ RE­FET

Yine bir gün Re’­fet ağa­be­ye gü­le­rek sor­dum:

Ağa­bey, Üs­tad si­zin için “ya­zı­da tem­bel, so­ru­da kuv­vet­li Re­fet de­miş?” Re­fet Ağa­bey uzun uzun gü­ldü; “Ee, sor­ma­dan ol­mu­yor ki! Ah Üs­tad sağ ol­say­dı, ben daha ne­ler so­ra­cak­tım” di­ye ce­vap ver­di.

BU LATİFELİ HATIRA BARLA LÂHİKASI’NDA ÜÇ YERDE ŞU ŞEKİLDE GEÇMEKTEDİR:

“Aziz, sıddık kardeşim ve hizmet-i Kur’aniyede hakikatli bir arkadaşım Refet Bey! Bu defa istinsah ettiğiniz risaleler çok güzel olmuştur. Senin gayret ve samimiyet ve ciddiyetini bana gösterdiler ve Refet tembel değildir, ispat ettiler.” (Barla Lâhikası, 332)

“Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Refet Bey! Sizin gibi hoş-sohbet bir kardeşimi, haksız olarak sual sormamaya ve sükûta davet ediyorum... Çünkü bugün dört saat mütemadiyen kâtibi bekledim ki bir mektup yazacağım, olmadı. Tâ ben yirmi dakikadaki mesafeye gittim. Bağsuyu başında bularak uykusuz yorgun buldum... Kardeşiniz Said Nursî” (Barla Lâhikası, 350)

“...Re'fet gibi bir müştakı susturmanın cezası olarak bir tokat yedim. Senin bu hafta edeceğin kolay, latif sualine bedel; Senirkent'li arkadaşlarımız müz'iç, Eski Said'in kuvve-i hâfızasına havale edilecek acib sualleri sordular.

Dedim kendi nefsime müstehak oldu, sen Re'fet'i dinlemedin, işte bunları dinle. Hâlbuki onlara cevab vermek lâzım geliyor; çünki onlara, böyle mes'elelerde dinsizler ilişiyorlar Mecburî gayet muhtasar ve nâkıs ve kısa cevab yazdım, fakat yine Re'fet'in hatırı için yazdım. (Barla Lâhikası, 351)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri