Bismillahirrahmanirrahim
Ehl-i vukuf raporuna hafif bir itiraz tarzında hakikat-ı hali beyan etmektir
...
“Dinî tedrisata taraftar olmak” bir suç gösterilmiş.
Buna karşı deriz: Dünyada buna suç diyen hiçbir ehl-i iman bulunmaz. Hususan hapisteki olanlar içindeki biçarelere teselli suretinde ders vermiş. Tedrisata taraftarlığını o zaman söylemiş. Bu ise, o cümleyi de, bütün bütün mânâsız olduğunu gösterir. Hattâ hapisteki üç yüz adamın az bir zamanda Risale-i Nur’la ıslah olması, cinayetlerden tevbe ederek ve bütün onlar namaz kılmaları, alâkadar memurların nazar-ı dikkatlerini celb etmiş. O memurlar bir kısmı demişler:
“On beş sene hapiste kalmasının fâidesi kadar, on beş hafta Risale-i Nur fâide vermiş.” Bunu hapisteki Rehberi yazana söylemişler.
Müellifi de demiş:
Yüz otuz kitaptan ibaret olan Risale-i Nur ve onun küçük bir parçası olan Rehberi, tamamıyla olmasa da okuyan adam, elbette on beş sene hapisteki cezadan, medresede ders okumak kadar istifade eder, ıslah-ı hal eder, fenalıklardan tevbe eder. Acaba böyle bir temenni, bir teşvik ve beni hapse sokanlar da tasdik ettikleri halde suç olabilir mi? (Emirdağ Lâhikası, 2)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
ehl-i iman : Allah’a ve Ondan gelen her şeye inananlar, mü’minler
ehl-i vukuf : bilirkişi
ıslah-ı hal : hâl ve durumun düzelmesi, iyileşmesi
müellif : yazar
nazar-ı dikkati celbetmek : dikkat çekmek
tedrisat : ders vermeler, öğretim