Haram lokmanın -mutlaka- insanın maddi sağlığını bozan bir faktör olduğunu söylemek kolay değildir. Çünkü, haram lokmalarla beslenen birçok kişi, helal lokmalarla beslenen kimselerden daha sağlıklı olabiliyor.
Ancak, bazı kimseler için haram lokmanın cezası tehir edilmez hemen verilir. Ve halk arasında “Bu adam haram yediği için bu hale düştü.” denilir. Aslında bazen bu kimsenin günahına kefaret olması, tövbe etmeye sevk edilmesi, bundan sonra daha düzgün bir hayata başlaması gibi bazı güzel hedefleri de olabilir.
Nitekim, hadis-i şerifte,
“Dünya kâfirler için bir cennet, müminin içinse bir zindandır.” (bk Müslim, Zühid, 1)
denilmiştir. Bunun bir manası şudur: Müminler genellikle yaptıkları kötülüklerinin cezasını dünyada çektikleri için, dünya onlar için bir nevi cehennem, hapis ve zindandır. Kâfirler ise, yaptıkları iyiliklerinin mükâfatını dünyada -sağlık, bolluk, makam, mevki gibi şeylerle- alır. Bu sebeple, dünya onlar için mükafat yeri olduğu için bir nevi cennettir.
- Bununla beraber, gıdaların sadece biyolojik bünye üzerinde değil, psikolojik ve ruhî bünye üzerinde etkileri vardır. İçki, domuz eti gibi -Lizatihi- haram olanların mutlaka zararları vardır. Çünkü, Allah’ın yasakladığı şeylerde zararın olmaması düşünülemez. Yoksa yasaklar lüzumsuz olur.
Buna mukabil, bir nevi -haramun li gayrihi- olan çalıntı, gasp, kumar, faiz gibi şeylerin de insan vücudunda olumsuz etkilerinin -bilimsel açıdan ispatı olmasa da- zararlarının olduğunu düşünebiliriz. Mesela, bir ekmek helal olarak yense, Allah onu o kişiye bereketli, sağlıklı bir gıda haline getirdiği gibi, aynı ekmek, kumar, gasp, çalıntı, faiz yoluyla elde edilmişse, onu da bünyeye zehir haline getirebilir. Nitekim bir hadis-i şerifte,
“Kişi yaptığı masiyet/günah sebebiyle rızıktan mahrum bırakılır” denilmiştir(Aclûnî, 2/296).
- Bu gibi konularda kesin bir yargıya varmak, birçok yönden sakıncalıdır. Çünkü, bu imtihan dünyasında bir çok salih insan belalar, sıkıntılarla müptela iken, pek çok haramzade de sağlıklı, güzel bir hayat geçirmektedir.
“Mümin belalıdır.”(Aclunî, 2/295)
hadis-i şerifi ortada iken, sağlık gibi dünyevi kriterleri salihlik veya fasıklık alameti olarak değerlendirmek isabetli olmaz.
- Son olarak konumuza ışık tutan bazı ayet meallerini vermekte fayda görmekteyiz:
“Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.”(Zuhruf, 43/33-35).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet