Hareketin nirengisinde kalmak

İsmail BERK

Hayat, bir faaliyetler zinciridir. Hayat, Bediüzzaman’ın ifadesiyle, bizzat “Bir Faaliyettir.” Onu tamamlayan, taşıyıcı sistemi ise şevktir.
Şevk, yine Risale diliyle, faaliyetin “Matiyyesi”dir. Faaliyetin matiyyesi/bineği şevk olduğuna göre, bu itici gücü ve taşıyıcı mekanizmayı nasıl sağlayacağız?

Tekrarlarsak, Hayat=Faaliyet olduğuna göre, bunu taşıyacak ve sürdürecek olan şevk/moral kaynaklarıdır. Şevkin dinamiği, aynı zamanda harekettir.

Hareket, bir faaliyetse, hareketin enerjisi/yakıtı şevktir. Şevk, inanmışlığın fedakarlık kamçısıdır. Düşüncenin heyecan dinamosudur. Bir fikrin heyecan kanalları, bireyi ve kitleyi diri tutan  aksiyonla açık kalır. Bireyi ve kitleyi açar. Büyütür.

Dikkat edilmesi gereken nokta, hareketin kaynağı, nesebi ve ihtiyaç kalitesidir. Hareketin nirengisi, aynı zamanda sağlıklı bir başlangıcın ve doğru adımların referansı değerindedir.

Doğru bir fikrin, bir hareketin nirengisi, beslendiği kaynaklarla oluşturduğu referanslarıdır. Kıymet ölçüsü buna göre konumlanır.

Fikri prensipleri  merkeze koyduğumuzda, davamızı o merkezin çekim alanı olarak gördüğümüzde, bir bir pervane gibi etrafında döneriz. Güneş sistemine benzer bir yapıdır bu.

Fikir güneşimizin cazibesi ile oluşan çekim ve bağlılık, yörüngesinde, aynı zamanda kendi içinde bağımsız bir şekilde ilerleme serbestisi  ve cesareti, diğer  yıldızlar kümesine şevk verir, model olur.

Nefsimiz itibariyle, sıfır merkez olursak, yani ene cihetiyle, nefsimiz adına kendimizi yok/sıfır bilirsek, o zaman zihnimizin merkezinde  “Ben” olgusu yerine “Biz” olgusu yaşanır. Bu durumda bağlandığımız değerlerin etrafında yörüngeye yerleşiriz. Güneş sistemi gibi cazibeyle yörüngede ilerleriz. 

Zihnin, sıfır merkez bir tevazu ve olgunlukla adanmışlığı yakalayabilmesi için, ideallerini merkeze koyması gerekir. Bediüzzaman’ın “gaye-i hayal” dediği yüksek mefkuresini, vizyonunu, tasavvurunu zihninde güneş gibi çekim merkezinde tutan kişi, düşüncelerinin anası zihnini de ben merkezli bir hastalıktan korumuş olur.

Zihnin bencilleşmemesi, kendini merkeze koymaması, hedefe ve maksada hizmet edecek bir tevazu içinde fikirlerinin değeri ile yaşaması, davasını ne kadar destanlaştırdığı ve onu kendi merkezine koyduğu ile alakalıdır.

İnsanın kendi merkezine yerleşen bir hakikat, oluşan bu pozisyonu tahrip edecek  bir hamleye veya olumsuz eğilime müsaade etmez. Aksi halde, olumsuzluktan kurtulması çok zordur. Olumsuzluk öyle bir şey ki, onu yok saydığınızda  veya yok etmek için uğraştınızda, varlığını daha derinden ve sinsice kökleştirir.

Hareketinin nirengisine niyetin saflığı ile yerleşen bir insan, gerçek hayata yerleşmiş demektir. Kendi hayatına yerleşen, hayatın dinamizmi ile amacına çok daha fazla hizmet eder.

berk@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.