RİSALEHABER
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) birinci dönem Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay'ın Bediüzzaman Said Nursi ile bir çok kez görüşmesi olmuştu. Bu görüşmeyle ilgili daha sonraki pişmanlığını Mustafa Barçın şöyle anlatmıştı:
"Geçmiş günlerde ben Balıkesir'de Hasan Basri Çantay'ı ziyaret etmiştim. Merhum Çantay, 'İlk mecliste Bediüzzaman Said Nursi ne kadar haklıymış, biz hocalar Üstad Bediüzzaman'ı desteklemedik ve yalnız bıraktık. Biz hocalar Bediüzzaman biraz fazla gidiyor, diye kendilerine mani olmaya çalışmıştık. Kendilerini durdurmak için, aman fazla ileri gitme diyerek, ceketinin eteğini çekmiştik. Bizler biraz da korkuyorduk. Bediüzzaman çok pervasızdı. Hiç kimseden çekinip korkmuyordu. Ama yıllar geçince Bediüzzaman'ın ne kadar haklı olduğunu gördük, bizlere hakkını helâl etsin" dedi.
Merhum Doktor Barçın, ağabeyi Mustafa Barçın'dan duyduğu bu hatırayı Emirdağ'ında Üstad Bediüzzaman'a anlattığı zaman, Bediüzzaman "Maşaallah, maşaallah demek hocalar benim otuz sene evvel söylediklerime yeni gelmişler, madem öyledir, ben de onlara hakkımı helâl ediyorum" dedi.
Hasan Basri Çantay kimdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) birinci dönem Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay, Balıkesirli tüccar Çantayoğlu Halil Cenabi Efendi ve Balıkesirli Sinanoğullarından Kepsutlu Hadice Hanım'ın tek evladı olarak, 1887'de Balıkesir'de dünyaya geldi.
Çantay, ilk tahsilini Arap Hoca ve İptidai-i Kebir mekteplerinde tamamladıktan sonra Balıkesir Lisesi'nde eğitim hayatını sürdürdü. 1903'te lise dördüncü sınıfta babasını kaybeden Çantay, babasının kaybı nedeniyle ailenin geçimine katkıda bulunmak için okulu terk etmek zorunda kaldı.
Bayındırlık Dairesi Tahrirat Kalemi'nde 11 Ağustos 1907'de katip olarak görevlendirilen Çantay, böylece devlet dairesinde ilk vazifesine başlamış oldu.
Zelzele nedeniyle yıkılıp, tekrar inşa edilen Zağanos Paşa Cami için yazdığı 50 beyitlik tarihi sebebiyle Mutasarrıf Adanalı Paşabeyzade Ömer Bey'in takdirini kazanan Çantay, Halil Edib'in bir şiirine nazire yazdığı için mütefekkir yazar Mehmed Ali Ayni Bey'in de dikkatini çekmeyi başardı.
Ünlü müfessir, Müftü Osman Nuri Efendi ile Müstecabizade Adil Efendi'den Farsça, Balıkesir Mevlevihanesi'nde ise Ragıbzade Ahmed Naci Dede'den Arapça eğitimi alarak, bir yandan da hukuk, felsefe, Kur'an-ı Kerim yorumu, iktisat ve maliye ilimlerini tahsil etti.
Memleketinde edebiyat öğretmenliği yaptı
İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra Balıkesir'de yayınlanan "Nasihat" ve "Balıkesir" isimli gazetelerde yazı yazan Çantay, 1913'te Balıkesir Daimi Encümeni Başkatipliği görevini icra etti.
Çantay, Samih Rıfat Bey'in isteğiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Balıkesir'deki yayın organı olan 'Yıldırım Gazetesi'ni yönetip çıkararak, Özel İdare Encümeni Başkatibi görevi sırasında da mutasarrıf Reşit Bey'in isteği üzerine 'Karesi Gazetesi'nin yayın yönetmenliğini üstlendi, böylece Balıkesir'in basın-yayın anlamında gelişimine vesile oldu.
1917'de lise seviyesinde bir mektep olan Dar-ül Hilafe'de, Türkçe, yazı, edebiyat ve Arapça öğretmenliği yapan Çantay, Genel Meclis ve Daimi Encümen üyeliğinde vazife icra etti.
Çantay, yörede Milli Mücadele'nin başlaması ve halkın silahlanması konusunda fiilen öncülük ederek, yazılarıyla Milli Mücadele'yi destekledi. Yazdığı yazılar nedeniyle bir süre tutuklu kalan Çantay, 17-19 Mart 1919 tarihleri arasında İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nin düzenlediği Büyük İzmir Kongresi'nde bulundu.
Çantay, 1. TBMM'ye Balıkesir Mebusu olarak girdi ve hiçbir gruba eğilim göstermeden sonuna kadar bağımsız kalmayı tercih ederek, Meclis'te milli eğitim, içişleri, kitaplık ve Memurin Muhakematı Tetkik Kurulu'nda çalıştı. Aynı zamanda TBMM 1. ve 2. toplantı yıllarında Milli Eğitim Komisyonu'nun katipliğini yapan Çantay, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nun kurulmasından sonra ikinci grupta yer aldı.
Milli şaire yoldaşlık etti
Meclis'te görevi başındayken aynı dönemde milli şair Mehmet Akif Ersoy ile yakın arkadaş olan Hasan Basri Çantay, usta şairden Arap edebiyatına dair bilgi aldı. İstiklal şairi Ersoy, Bursa ve Balıkesir yöresinden gelen Yunan zulmü haberlerinin etkisiyle kaleme aldığı "Bülbül" isimli şiirini ise Hasan Basri Çantay'a ithaf etti.
TBMM'nin birinci döneminden sonra Balıkesir'e edebiyat öğretmeni olarak dönen Çantay, 132 şehit çocuğunun eğitimi için kurulan yetiştirme yurdunun müdürlüğü ile vazifelendirildi.
Çantay, okul müdürlüğü vazifesini icra ettiği yıllarda "Zafer-i Milli" isimli gazetede yazı yazdı. 1928'de zihin yorgunluğu nedeniyle hastalanan mütefekkir, rahatsızlığı nedeniyle emekliye ayrılarak, tek parti dönemlerindeki yöneticilerin keyfi icraat ve baskılarından korunmak için birkaç yıl entelektüel kesimden ayrılarak, ziraat ve ticaretle uğraştı.
Yol gösterici oldu
Daha sonra tekrar dini, ilmi ve edebi çalışmalarına dönerek telif ve çeviri eserler ortaya koyan Çantay, 1950'den sonra demokratik yönetimin sağladığı din ve vicdan özgürlüğü ortamıyla birlikte başlayan İslam'ın öğrenilmesi, öğretilmesi, yaşanması, yayın ve diğer araçlarla desteklenmesine dönük çalışmaların içine dahil oldu.
Çantay, çalışmalarını icra ederken bir yandan eserler ortaya koydu, diğer yandan da yol gösterici ve uyarıcı tavrıyla varlığını daim ettirmeyi tercih etti. Çantay, din ve vicdan özgürlüğünün sağladığı haklar bakımından farklı düşüncelerin kol gezdiği dönemde geniş ilmi bilgisi, siyasi deneyimi ve güvenilir kişiliğiyle farklı gruplar arasında hakemlik yaparak, görüş ve metotların isabetli ve uygulanabilir olanlarını belirlemeye çalıştı. Böylece din bilginlerinin, aydınların ve iyiliksever zenginlerin yol göstericisi olarak gösterildi.
İslam bilgini Hasan Basri Çantay, "Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim" isimli meal kitabıyla tanındı. Yazdığı yazılardan hiçbir zaman telif almayan, telif gönderildiği zaman ise iade eden Çantay, 3 ciltlik eser Kur'an-ı Kerim mealinin gelirini, kendi adına yaptırılan camiye harcadı.
Musiki ile de ilgilenen Hasan Basri Çantay, besteler yaparak sanatla olan samimi iletişimini bu şekilde ortaya koydu.
Şiirlerinde kendi adından ziyade müstear isimler kullanan usta şair, "Basri", "Hüzni", "Serseri", "Aşık Hasan", "Sireti" ve "Nasuhi" gibi mahlaslar kullanmayı tercih etti.
Tefsir, hadis, şiir ve anı kitapları yazdı
"Mektebli Yavrularıma" isimli eserini ve "Müslümanlıkta Himaye-i Etfal" isimli eserini 1922'de, "Ülkü Edebiyatı" isimli kitabını ve "Zeka Demetleri" adlı çalışmasını 1939'da, 3 cilt olarak kaleme aldığı "Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim" mealini 1953'de ve yine 3 cilt olarak hazırladığı "Kırk Hadis ve Mealleri" isimli kitabını 1956-1962 yılları arasında tamamlayan Çantay, Ebu Hanife'den istifade ederek yazdığı "Fıkh-ı Ekber Tercümesi"ni 1954'de, "Babamın Şiirleri" isimli eserini ve "Kara Günler ve İbret Levhaları" adını taşıyan anı kitabını 1964'de, "Akifname" isimli eserini ise 1966'da yayımladı.
Hasan Basri Çantay'ın, farklı alanlarda ortaya koyduğu kitaplarının yanı sıra, bazı eserleri de yayımlanmadı.
Mezar vasiyeti: Mehmet Akif Ersoy'a yakın olsun
Ömrünün son yıllarını dini, ilmi ve edebi araştırmalara veren Hasan Basri Çantay, 3 Aralık 1964'te Balıkesir'de Rahmet-i Rahman'a kavuştu.
Mezarının, çok sevdiği dostu olan milli şair Mehmet Akif Ersoy'a yakın olmasını vasiyet eden Çantay, Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.