Hastalık sağlığı hatırlatıyor da sağlık neyi hatırlatıyor; fark edilmeyen ve hatırlanmayan sağlık, sağlıklı bir durum mu? Bir şeyin farkına varmak; eksikliğine ve bitimine yakın mı olur?
Hastalığın kendinden çok, mahiyetinden öte, dersiyle meşguliyet; sağlığa daha yakın bir hal olsa gerek. Söylentilerin üzerine bina edilen vesvese, hastalığı daha da katmerleştirir, şifayı uzak kılar. Tıbbın getirdiği imkânlarını kullanıp gereğini de yaptıktan sonra beklemekten başka bir şey, güzel bir yol var mı?
Adressiz mektup yok, tesadüfü musibette de öyle; gelmişse bir değil bin hikmet var; onunla meşguliyet hastalık vehmini azalttığı gibi beden sağlığı kadar ruh sağlığına da iyi gelir, hatta musibetten karlı bile çıkartır.
Gönlün gürültülerinden, zihnin zikzaklarından kurtulmak; musibetten doğan bir fırsat… Ne lüzumsuz şeyleri dert edinmişim, ne olmazların peşinden hırsla gitmiş de boş yere öfkelenmişim, bir kıymet verilmeyecek nice şeylere bin değer vererek ömür dakikalarını heder etmişim, kısa ömüre uzun emeller yükleyerek yorulmuşum; dedirtiyorsa hastalık musibettten şifayı kapmışın demektir.
Doktorların işi şunu yaparsan şöyle olur, bunu yaparsan böyle olur, şu ilacı kullan, bunu yap, bunu yapma. Dediklerini yaptıktan sonra fazla dert etmemek; hayatı daha yaşanılası kılar.
Ümitsizlikte boğulmak; sağlığı bozan en büyük amil. Amelden sonra sabır ve tevekkülden başka yapacak ne var? Ölüm elbet bir gün gelecek; geldiğinde “baş göz üstüne geldin” diyebilecek manevi güç varsa ölüm ne yapabilir ki?
Hem ölüm, hayat gibi yaratıcı tarafından yaratılmış değil mi? Hayatı veren, ölümle hayatı aldığında başka yerde yeni bir hayat bahşedecek.
“O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” ( Mülk,2)
Her doğan çocuk doğduğunda geldiği yere göre ölmüş oluyor, gerçekte ise diriliyor; ahirette doğanlar da bu dünyaya göre de ölmüş sayılıyor; hayatın ve ölümün ne garip cilvesi.
Her gece ölen, her sabah yeniden diriliyor; her anda bütün kâinat ölüyor ve diriliyor… Vehim girdabında boğulmaktan, öylesi konuşmalar yapmak ve öyle ortamlarda bulunmaktansa zihni hayat verici meşguliyetlerle doldurmak; şifaya daha yakın bir hal.
Hayat şükredilesi şeylerle dolu; şahsi hayatını şükürle geçiren şifadadır, dertte değil; böylesine dert bile şifa.
Gönül gürültülerle dolu, zihin zikzaklarla kayıyorsa; beden sağlıklı da olsa mutsuzluk ve boşluk hastalığına kapılınmıştır; böylesi doktor bile olsa hastadır, bu doktoru hangi hastane tedavi eder?
Adrese gelen mektup iyi okunursa, bir dahaki mektupta müjdeli haber getirecektir; tabii bekleyen ve sabreden için.
Vehme gerek yok hayat bir gün bitecek; gerçek olan doğacak olduğumuz yeni hayat için ne yapıyoruz; sağlıkta hastalıkta. Herkes biraz kendinin Lokman Hekimi olmalı değil mi?