AA muhabirinin dava dosyasından derlediği bilgilere göre, İstanbul’da yaşayan Ahmet A, 5 yaşındaki çocuğu M.A'yı sünnet ettirmek için 30 Ocak 2021'de Eyüpsultan'da özel bir sünnet kliniğine götürdü.
Çocuğun sünnet işleminin lokal anestezi altında sanık Mehmet H. ve asistanıyla yapıldığı aktarılan suç duyurusu dilekçesinde, perde arkasında işlem yapıldığı için anne ve babanın ameliyat anını göremedikleri ifade edildi.
Dilekçede, ameliyatın ardından aileye işlemin başarılı geçtiği fakat çocuğun idrar kanalının dar olması sebebiyle "Bu sorunu hallettik, sonda takmaya da gerek yok" dendiği anlatıldı.
Ailenin eve döndükten 3 gün sonra çocuğun idrarını kaçırması ve ağrılarının artmasıyla tekrar sünnet kliniğine gittikleri, doktor sanığın anestezisiz bir şekilde çocuğa acılı bir işlem yaptığı kaydedilen dilekçede sünnet üzerinden geçen 3 haftanın ardından şikayetlerin artarak devam ettiği belirtildi.
Dilekçede, başvurdukları doktorun sürecin normal olduğu, çocuğun düzeleceğini söylediği, ailenin bu nedenle beklediği ancak her geçen gün çocuğun idrar deliğinin tıkandığı, çişini çok zor yaptığı aktarılarak, ailenin 12 Mart'ta tuvaletten gelen ağlama sesi üzerine yanına gittiği çocuğunun ise çişini yapamadığı bildirildi.
Çocuk başka hastanede ameliyata alındı
Bu sorunların ameliyatın üzerinden uzun süre geçmesine rağmen artarak devam etmesi üzerine ailenin çocuğu özel bir hastaneye götürdüğü, kontrol edilen çocuğun idrar deliğinin kapanmak üzere olduğunun ve acilen ameliyata alınması gerektiğinin söylendiği kaydedilen dilekçede çocukta "hipospadias" denilen bir hastalığın olduğu, böyle durumlarda doktorun sünneti hemen durdurup aileye bilgi verip izin alması gerektiğinin bildirildiği aktarıldı.
Dilekçede, ailenin sanık doktoru arayıp çocuğun hastalığını neden söylemediği sorulduğunda, sanığın "Ben size söyledim, bilgi verdim." yanıtını verdiği belirtilerek, çocuğun 15 Mart’ta özel bir hastanede ameliyata alındığı, idrar kanalının büyütüldüğü ve ameliyattan 2 gün sonra çocuğun normale döndüğü anlatıldı.
Çocuğun sünnet anında müdahale edilmemesi nedeniyle estetik olarak sorunlu olduğu, büyüdüğünde kendi isteğiyle estetik operasyon geçirebileceği vurgulanan dilekçede, çocuğun organında idrar deliğinin altta olduğunu bilmesine rağmen alttan dikiş atıp idrar kanalının tıkanmasına neden olduğu tespit edilen doktor sanıktan şikayetçi olunduğu ifade edildi.
Dilekçede ayrıca çocuğun çişe gitmemek için 1,5 aylık süreçte su içmekten dahi korktuğu, psikolojisinin bozulduğu, ailenin de maddi ve manevi olarak çok yıprandığı bildirilerek, çocuğun sünnetten sonraki fotoğrafları, doktor raporları, özel hastanedeki 2. ameliyatın evrakı ve sanık doktorla yapılan yazışmaların kayıtları delil olarak savcılığa sunuldu.
Sanık doktor ameliyat sonrası komplikasyon olabileceğini savundu
Suç duyurusunu işleme koyan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, doktor Mehmet H. hakkında soruşturma başlattı.
İfadesi alınan sanık doktor, sünnet işlemi öncesi aileye ameliyatta komplikasyon olabileceğine dair evrak imzalatıldığını, ameliyat sırasında çocuğun idrar kanalının dar ve olması gerekenden aşağıda olduğunun görüldüğünü ancak tam anlamıyla "hipospadias" hastalığının söz konusu olmadığını savundu.
Ameliyattan sonra aileye, çocuğun çişini yapmakta zorlanabileceğini bildirdiğini, hem kendisinin hem de asistanının numarasını verip 10 gün boyunca sürekli irtibatta kalmalarını istediğini öne süren doktor Mehmet H, 10 gün sonra çocuğu muayene ettiğinde ise herhangi bir soruna rastlamadığını savundu.
Doktor, ailenin 1 ay sonra çocuğu alıp başka bir hastaneye götürdüğünü ve kendisine bilgi vermeden bilmediği bir ameliyat yaptırıldığını iddia ederek, sünnet sonrası komplikasyonlar olabileceğini sözlerine ekledi.
ATK: "Genel cerrah hipospadias ameliyatı yapamaz"
Alınan ifadelerin ardından dosyanın gönderildiği Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, "hipospadias" ameliyatının sanık doktorun branşı olan genel cerrahi alanındaki birinin yapmasının uygun olmadığını değerlendirerek, doktorun eyleminin tıbbın genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı şeklinde oy birliğiyle görüş bildirdi.
Olayın "bilinçli taksirle yaralama" suçundan uzlaştırma kapsamına girmesi nedeniyle söz konusu dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi.
Tarafların uzlaşmaması üzerine hazırlanan iddianamede, sanığın mağduru sünnet ettikten sonra babasına "hipospadias" hastalığını söyleyemeyip gerekli özeni göstermeyerek çocuğun ikinci bir ameliyat geçirmesine neden olduğu belirtildi.
Sanık doktorun "taksirle yaralama" gerekçesiyle 3 aydan 1 yıla kadar hapsi istenen iddianame, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Yargılamanın basit yargılama usulü yapılmasına karar veren mahkeme, taraflara gerekli evrakı gönderdi. Tarafların itiraz etmeleri halinde duruşmalı yargılamaya geçilecek.
aa