Bilindiği üzere son zamanlarda yazılarımızın konusu Üstad Bediüzzaman hazretlerinin yanında, yakınında bulunan saff-ı evvel ağabeylerin hayat ve hatırlarına dair kitapları okudukça bazı anekdotları paylaşmaya çalışıyorum.
Hayat ve hatıratların okunmasının gerekçesini şöyle bir misalle izah etmek mümkündür:
Nasıl ki, Kur’an ayetleri 23 yıllık bir zaman sürecinde peyder pey nazil oldu. Kur’an nazil olduğunda Peygamberimiz açıklıyor ve hemen gereğine göre amel ediliyordu. Peygamberimizin talimi de ilâhi caniptendir, Kur’an âhlakıdır. Kelâm âlimleri ayetleri yorumlarken “sebeb-i nüzul”ü dikkate alarak mânâ ve mesajı açıklamaya yorumlamaya çalıştılar. Bu alanda binler cilt kitaplar telif edildi. Bu konuda söz söylemeye ve yazmaya yetkin olmadığımın idrakindeyim. Avam seviyesinde bildiğim odur ki, “ayet hangi hadise öncesi ve sonrası nazil olmuş?“ ise ona göre tefsir etmişler.
Peygamberimizin söz ve fiillerinden hadis âlimleri “Ne için?” “Ne maksatla? Hangi hadiseye binaen söylemiş?” olduğunu yorumları da hadis kaynaklarından, yine uzmanlarının izahı ile öğreniyoruz.
LAHİKALARIN YAZILIŞ SEBEPLERİ İLE HİZMET METOTLARINI DAHA NET ÖĞRENİYORUZ
Şimdi sadede ve ne demek istediğimiz konuya gelecek olursak.
Üstad Bediüzzaman’ın yakın talebelerinin hayat ve hatırlarını okurken -teşbihte hata olmaz- Risale-i Nur hizmetindeki haberleşmeleri ve hizmet metotlarını ihtiva eden Lahikaların yazılış sebeplerini hatıralardan öğrenmiş oluyoruz.
İkinci şahıslar (saff-ı evveller) ile üçüncü şahıslara hatıralarını aktarırken her hangi bir vesile ile Üstadın o konuda ne dediğini aktarıyorlar. Gerek üstadımızın kendileri gerekse talebeleri ihlas sırrı gereği kendilerini hep geri çekmişler. Dolayısıyla hizmetlerin pratiğine dair bir çok ayrıntılar bu hatırlardan öğreniliyor. Risale-i Nur hizmetinde zaman içinde zuhur eden tereddütlere cevaplar bu hatırlardan bulmak mümkün olmaktadır. Çok kanaldan elde edilen bilgiler daha sağlıklı olmaktadır.
Çünkü Risale-i Nur bu asırda Kur’an’ın mânevi mucizesidir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi de zamanın sahibi olduğu cümle âlem ulemasının ittifak ettiği bir İslam âlimidir. Bu tanım yetmez de her neyse…
Risale-i Nur mesleği “Veraset-i nübüvvet sırrına” haiz, sahabe misal kendine özgü, orijinal, has bir tarzdır, birey ve sosyal hayatı içine alan külli bir sistemdir.
Bu hareketin esası, öğretisi, temeli, referansları, kodları, şifreleri, pratikleri Üçüncü Said döneminde özel olarak Üstad tarafından model olarak ortaya konulmuştur. Çok sıkı bir hizmet içi eğitimden geçen yakın talebeleri ile bütün boyutlarını öğretmiştir.
Beşli süper rol model ekip
En son Mustafa Sungur ağabeyin hayat ve hatıratına dair seriyi okumak nasip oldu. Serinin en hacimli kitabı. Hangi birini buraya alacağıma karar veremdim. Kimi bölümlerini okurken ağladım kim sahnelerin tasvirinde gülmeden kendimi tutamadım. Her sayfa satır ibretlerle dolu. Şevke medar yönü çok vesselam.
Üstadın Risale-i Nur meslek ve meşrebinin esasları Risale-i Nur külliyatının bütününde izah edilmekle birlikte pratiğe yönelik olan hususlar Lahika mektupları ile açıklanmıştır.
Her ne kadar Üstad iman, değerler, itikat-inanç paradigması olarak Risale-i nurlara dikkatleri yönlendirmektedir. Risale okumanın hem ilim hem tefekkür hem de evrad yerine geçtiğini sıklıkla beyan etmektedirler.
Fakat “Beşli süper model ekip” ile pratiğini göstermiştir. Kimdir bu beş kişilik süper model ekip?
(1)Tahiri Mutlu, (2)Zübeyir Gündüzlap, (3)Mustafa Sungur, (4)Ceylan Çalışkan ve (5)Bayram Yüksel ağabeylerdir.
Özellikle son dönem Isparta hayatında her gün yapılan uzun derslerle, dershanelerin açılmasıyla, dershane hayatında bir nur talebesinin 24 saatini, içerde, dışarıda, enfüsi dünyasında, harici âlemde, siyasi, içtimai alanda, aile hayatında hayatın her anında “hayat vazifesinin” nasıl yerine getirileceğini öğretmiştir, göstermiştir.
Üstad, “Siz ihtiyarınızla hizmet ediyorsunuz ben ihtiyarım haricinde istihdam olunuyorum” diyor. Üstadımızın bütün vazifelerinin fonksiyonlarını bir talebesi yüklenemeyeceğinden her talebesinin mizaç ve istidadına göre vazifeler tevdi ediyor.
Evet saff-ı evvellerin hayat ve hatıratı bir nur talebesinin Risale-i Nur hizmetlerinde nasıl strateji uygulaması gerektiğini, nasıl bir duygu ve düşünce yapısı, günlük hayat, insan ilişkileri, hariçteki kişi ve kurumlarla münasebetler, aile efradı ile iletişim, tebliğ metotlarına varıncaya kadar çok boyutlu hayat eğitimi modelini uygulamalı olarak öğretiyoruz. Çok sert ihlas, sadakat, metanet, feragat testinden geçirmiştir. Ayrıca mânevi iksir, sır, şifreleri ruhlarına nakşetmiştir.
Üstadımızın vefatından sonra sistemin kurgulanması, Üstad olmadan Risale-i Nur eksenli nur hizmeti, Zübeyir ağabey koordinasyonunda ama her birinin katılımı ile belirlenmiş ve uygulanmıştır. Meşveret sistemi, meşveretin Risale-i Nurun ruhuna uygun yapılmasında bu ağabeyler işin pratiğini göstermişlerdir.
Mustafa Sungur ağabey, bütün yurt sathını dolaşmış, daha sonraki yıllarda dış dünyayı fethetmiştir.
Bayram Yüksel ağabey, talebe hizmetlerinin merkezi olan dershanelerin açılması ve yaygınlaşmasına vesile olmuştur. Aradan geçen 50 küsür yıl zaman ve değişen ve gelişen dünya hadiselerinin zuhuru ile zihinlerde meydana gelen istifhamlar yine istişarelerle belirlenmiş. İçtimai, siyasi konjontürün değişmesi ile yorum farklılıklar temel prensip ve yaklaşımda umum nur talebeleri aynı düşünmekte ve aynı yaklaşım biçimlerini ortaya koymaktadırlar.
HİZMETTE KALİBRASYON TESTİNDEN GEÇMEK
Bilindiği gibi ölçü tartı aletleri belirli periyotlarda doğru ölüp ölçmediği primer aletler denilen referans aletlerle ayarlanır kalibre edilir. Özellikle hassas ölçüm gerektiren yerlerde kullanılan ölçü aletleri daha sık aralıklarla kalibre edilir.
Nur talebeliği sahabe misal bir hayat formatıdır. Hizmet ölçüleri, hayat prensiplerini doğrulayacak ölçüler şüphesiz Kur’an ve Sünnettir. Biraz daha reel pratiğe, günlük hayatta zamanın ilcaatları, gerekleri, ihtiyaçları gibi etkenlerden dolayı bazen kısmi eksen kayması söz konusu olabilmektedir.
İşte nur talebelerinin Hayatını kalibre edecek vesileler, üstadımızın hayatına dayalı hayat ve hatırlardır.
Saffı evvel ağabeyler, Üstad Bediüzzaman hazretlerinin hangi hadisede ne demişse, nasıl yapmışsa öyle yapmış ve yaşadıklarını üçüncü şahıslara anlatırken öğrenebiliyoruz.
Bir de işin mânevi yönü var. Üstadımız hayattaki gibi tasarrufu devam etmektedir. Bu hasiyet bir ölçüde saff-ı evvellerde de cari olduğuna inanıyorum. Mevlâna Halid’in muvaffakiyeti mânâ âleminde İmam-ı Rabbani ve Şah-ı Nakşibendi’nin Abdulkadir Geylaniden iltimas etmesini istemeleri ile başlar. Bu bir sır. İzahı ancak bu kadar olur.
Son bir not
Zübeyir Kumandan Sungur İmamdır diyor. Yine Sungur ağabeye, “Hayatım hayatınla devam edecektir” diyor. “Ceylan benim vekilimdir, benim adıma karar verebilir” diye imzalı kâğıt Ceylan abinin cüzdanından vefatından sonra çıkmıştır. Yani bu imtiyazı hiç kullanmamıştır. İhlasa bakın.
Bayram ağabey diyor ki, “Ben her ne zaman sıkışsam bir problem olsa Üstad karşımda temessül eder şöyle şöyle yap der gider” diyor. Kapalı devre inteaktif ekrandan yayın. Bunlar basit şeyler değil.
Üstadımızı ziyarete gelen veya Üstad hakkında her kim kalbinde bir sual zuhur etse mutlaka Üstad hemen cevaplandırıyor. Bu haslet saff-ı evvellerin hepsinde olduğu hayat ve hatırlarından öğreniyoruz.
İki ayı aşkındır 9 seri kitap olarak Nesil yayınlarında çıkan İhsan Atasoy’un kaleme aldığı Hayat ve hatırları bir hamlede okumanın sonundaki heyecanımı paylaşmak arzu ettim.
Âdeta Risale-i Nur hareketinin belgesel filmini seyreder gibi sahneler gözümde canlanıyordu.
Hayata format atmak gibi duygu sarıyor insanı.
Düşünce, duygu ve paradigmanın mânevi kalibrasyon testinden geçmiş gibi hissettim kendimi.
Daha yazacak çok şeyler var ama yazı çok uzadı. Herkese tekrar tavsiye ediyorum.