Hayallerin ötesinde bir manevî inkılâb

Ediz SÖZÜER

(Risale-i Nur Eğitim Programı-42)

Eğitim programımızın “Vahyin Hakikati ve Kur'an'ın Allah'tan Geldiğinin İspatı” isimli bölümünün beşinci dersini takdim ediyoruz. Sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için görsel destekli ders videosunu da yazının sonundaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

(7. Şua - Ayet-ül Kübra Risalesi”nin 17.Mertebe - İzah Metni)

“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder.” ayetinin ifade ettiği muazzam mana, eser metninde ustalıkla anlatılmış. Gerçekten de bu ayetin indirildiği dönemde dünyanın haline bakacak olursak, müthiş bir manevî karanlık her tarafı sarmıştı. Elbette o zamanda bilimsel gelişmeler de çok eksikti. Dünyanın yuvarlaklığı ve dünyanın güneşin etrafında dönmesi gibi en temel konularda bile doğru düzgün bir kâinat algısı oluşmamıştı. Dünyanın iki ucunda bulunan dağların gökkubbeyi taşıdığı gibi hurafelere itibar ediliyordu.

Fakat tüm bunların ötesinde bilimsel cehaletten çok daha kötüsü de vardı. Önünüzde duran dünyanın işleyişinin nasıl olduğunu bilememek ve görememekten daha da büyük kara bir cehalet, o dünyanın ve içindekilerin ifade ettikleri anlamdan ve sahibinden habersiz olmaktı.

Şuursuz ve vazifesiz bir halde bulunan, kararsız ve fâni olan bir dünyada yaşamak ne demektir? Nasıl ürkütücü ve dehşetli bir şeydir?

İçinde yaşadığımız ve İslamiyetin ışığıyla gündüz gibi aydınlanan dünyadan çıkmadan bilinemez bu. Fakat diğer taraftan bilim ve teknolojinin son derece ilerlediği, kâinatın yaşının tespit edildiği ve içindeki galaksilerin haritasının çıkartıldığı, yörüngelerinin hesaplandığı günümüzde çok daha trajik bir cehalet karanlığını ateist ve maddeci bakış açısı insanlık âlemine yeniden yaşatmaktadırlar.

Şöyle ki: Boşlukta, rastgele, göktaşlarının arasında savrulup giden, acaba hangisi çarpacak da dünyanın kıyametini kopartacak diye endişe edilen, nereye gittiği belli olmayan bir yer olarak tasvir edilen vazifesiz ve anlamsız bir dünya tasviri, bilimin ve teknolojinin bunca ilerlemesine rağmen ne kadar karanlık, hüzünlü ve dehşetli bir tablodur.

Hâlbuki yaşanan dünyaya ilişkin yanlış algıyı alt üst eden ve bir misafirhane olduğunu göstererek yeni baştan inşa eden, zifiri karanlığı manen güneş gibi parlak bir aydınlığa dönüştüren, tüm zaman ve mekânı aydınlatan ve her asra hitap eden o ayet herkese bildirdi ki:

Hiçbir şey ve hiçbir canlı başıboş ve sahipsiz değil ve tesadüf oyuncağı hiç değiller.

Hepsi hallerinden gayet memnun olarak yaratıcıları olan Allah’a ibadet ve tesbih ediyorlar. Önemli vazifelerini sevinçle yerine getiriyorlar. Hatta hiçbir madde parçacığı cansız, ölü, kendi başına, yapayalnız, hayatsız, şuursuz bırakılmamıştır ve kâinatın her bir köşesi şenlendirilmiştir. Büyük, ilahî bir cami suretinde tasvir edilen böyle güzel ve anlamlı bir kâinattan artık dehşet alınmaz ve korku duyulmaz. Dostluk, sevinç, teselli, mutluluk ve huzur manaları hissedilir.

İşte böyle hayallerin ötesinde büyük bir manevî inkılâbı, ancak Kur’ân gibi belagatin zirvesinde olan bir kitap, tek bir ayetiyle gerçekleştirebilir ve o zaman ona hakkıyla “Allah’ın kelamı” denilir.

Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı Ders Videosu: (Hayallerin Ötesinde Bir Manevî İnkılâb)  https://youtu.be/ZlZjF2SG4zU

Not: 1 Nisan 2017 Ct. 16.45 tarihinde sunulacak “Kader ve İradenin Hakikati-1 (Kadere İman Esasının İspatı-Kader Risalesi İzahı)” dersimizin detaylarına https://risaleinuregitimprogrami.com  adresinden ulaşabilirsiniz.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.