Oyunun adı hayat
Başrol oyuncular sen, ben, biz ve bütün kainat
Yardımcı oyuncular varlıklara giydirilen hissiyatlar
Senaryo hayatta olan hayat sahibi canlıların sırat-ı müstakim üzere yaşayabilmesi
Öyle enterasan bir yerdeyiz ki yolumuzun sonu da başı da hayat
Ölüm öldürülmese de yokluğa terketmiyor yerini
İnsan yaşayabilmek adına büküldükçe bükülüyor bazen.Çoğu zaman bu oyunda yer almanın umudunu taşıyorum sırtımda..Bazı zamanlarda ise dönüp yüzümü göğe haykırasım geliyor emanet çok büyük edasıyla..
Emanetlere rağmen; yaş(ayam)ama ızdırabı (!) bazen . Şehirde yaşamak zorunda kalmak.Bu hengamede bazen hayatta olduğunu hayat sahibi olduğunu unutturuyor gönlümüze,aldanıyoruz nefsimize Özellikle son zamanlarda günün sonu hep yorgun geliyor şehirde Ayaklarımı kanepenin kenarına dayadığımda gözlerim beyaz tavanın tek noktası etrafında dönüp duruyor sinsice. . Gözden geçiriyorum gün içinde içimden geçenleri . Ucu kırılmış bir kalem gibi, kurumuş bir nehir gibi bazen her şey. Artılar, eksiler, çapraz, geometrik bazen her şey yuvarlak, sağlamasız hesaplar Hesabı verilecek ne çok şey var hesap defterimde ve ne kadar az hesaba dahil olacak olan Hesabını yapıyorum düşündüğümde; geride kalanların , ardıma sakladıklarımın ve hesapsızca harcadığım zamanın.
Bazen kalakalıyorum elimde kalanlar karşısında. Noktalar, ünlemler yer gelir yoruyor insanı. Hiç yoktan hatta olmadık takıntılarımız oluyor. Çelişkiler taşıyoruz karıncalanıyor yüreğimiz. Uzağa en uzağa ihtiyacımız olduğunu hissediyoruz. Bazen en yakınınızda ki anlayamıyor sizi. Ya da en uzak addeddiklerimiz sarıyor yaralarımızı. Bazen birinin bir cümlesine saplanıyorsun, bazen hiçbir cümle isteye isteye etkileyemiyor bizi. Bazen de anlat ha anlat gene de anlaşılmıyorsun
Bazen gecenin en sessiz anında göğe bir merdiven dayayıp çıkmak geçiyor içimden yukarılara. Hayatımın krokisini çıkarmak. İnişlerim, çıkışlarım, arka sokaklarım, çıkmazlarım Özellikle kendime yabancı olduğumu hissettiğim anlarda izlemek istiyorum kendimi Saklambaç oynuyor insan kendiyle köşeleri ardına saklıyor ene sini, bulup çıkaramıyor çıkarıp işletemiyor Hepimiz bazen en var halimizle yok olmanın telaşına düşüyoruz.
İhsanı bol olana sevdalıyken insana dair arzular biriktiriyoruz. Halbuki güneş her gün batıyor, pazardaki meyveler akşama kadar satılıyor, sular akıyor, saat tik tak larını sürdürüyor, buzdolabı gürültüyle çalışmaya devam ediyor, akşam oluyor, sabah oluyor, ağaçlar bir yapraklanıyor bir çiçekleniyor Hiçbir şey kalakalmıyor, duruvermiyor. Sürükleniyor her şey insanla birlikte Hayal meyal bir hayat, hayal meyal yaşanmışlar Sen, ben, tüm oyuncular hayal meyal, yok muşuz gibi, (yoksun)uz gibi Renkler yorgun,gözler yorgun,eller yorgun .
Peki elde var ne ?...Kalan!....Üç nokta ve bir yığın soru işareti