Bismillahirrahmanirrahim
Yine bir vakit hayatım çok ağır şerâitle sarsıldı ve nazar-ı dikkatimi ömre ve hayata çevirdi. Gördüm ki, ömrüm koşarak gidiyor, âhirete yakınlaşmış; hayatım dahi tazyikat altında sönmeye yüz tutmuş.
Halbuki, Hayy ismine dair risalede izah edilen hayatın mühim vazifeleri ve büyük meziyetleri ve kıymettar faideleri böyle çabuk sönmeye değil, belki uzun yaşamaya lâyıktır diye müteellimâne düşündüm.
Yine üstadım olan حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ âyetine müracaat ettim. Dedi: “Sana hayatı veren Hayy-ı Kayyûma göre hayata bak.”
Ben de baktım, gördüm ki: Hayatımın bana bakması bir ise, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma bakması yüzdür. Ve bana ait neticesi bir ise, Hâlıkıma ait bindir.
Şu halde, marzî-i İlâhî dairesinde bir an yaşaması kâfidir, uzun zaman istemez. Bu hakikat dört mesele ile beyan ediliyor.
Ölü olmayanlar veyahut diri olmak isteyenler, hayatın mahiyetini ve hakikatini ve hakikî hukukunu o dört mesele içinde arasınlar, bulsunlar ve dirilsinler.
Hülâsası şudur ki: Hayat, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve iman dahi hayata hayat ve ruh oldukça bekà bulur, hem bâki meyveler verir.
Hem öyle yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır; daha ömrün kısalığına ve uzunluğuna bakılmaz. (Lem'alar, Yirmi Altıncı Lem'a)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
âhir : son
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
âyet : Kur’ân’da yer alan her bir cümle
bâki : devamlı, kalıcı, sonsuz
bekà : sonsuzluk, devamlılık ve kalıcılık
beyan etmek : açıklamak
cilve : görüntü, yansıma
dair : ilgili, ait
envâr : nurlar
firak : ayrılık
hâdisât : hadiseler, olaylar
hadsiz : sayısız
hakikat : gerçek, esas
hakikî : gerçek
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
harab-ı dünya : dünyanın sonu, kıyametin kopması
hassasiyet-i fevkalâde : olağanüstü hassasiyet, duyarlılık
Hayy : gerçek hayat sahibi olan ve her canlıya hayat veren Allah
Hayy-ı Kayyûm : her an diri olan ve herşeyi ayakta tutan Allah
hukuk : haklar
hülâsa : özet olarak
ihtar etmek : hatırlatmak
izah etmek : açıklamak
kâfi : yeterli
kıymettar : değerli
mahiyet : temel özellik
marzî-i İlâhî : Allah’ın rızasına uygun olan işler
mertebe-i nuriye-i hasbiye : “Hasbünallahu ve ni’me’l-vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.)” âyetinin mertebesi, derecesi
meziyet : üstün özellik
mühim : önemli
müracaat etmek : başvurmak
müteellimâne : elem duyarak, kederlenerek
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
sermediyet : daimîlik, süreklilik
şerâit : şartlar
tazyikat : baskılar, sıkıntılar
tebdil-i mekân : yer değiştirme
Zât-ı Hayy-ı Kayyûm : her an diri olup her canlıya hayat veren ve herşeyi ayakta tutan Zât, Allah