Ülkü Özel Akagündüz'ün haberi
Haydarpaşa Garı'nda açılan 'Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100 Yılı' başlıklı fotoğraf sergisi bu konuda önemli bilgiler içeriyor.
Hicaz Demiryolu projesi yarım kalmış bir rüya olduğu için mi, 100 yıl sonra bile ara ara yokluyor bizi. Bazen bir kitap, bazen belgesel ve şimdi bir fotoğraf sergisi... Haydarpaşa Garı'nda sergilenen eski, yeni fotoğraflar ve tarihî belgeler, 'bir rüya'yı değil, 'büyük bir rüya'yı yeniden görünür kılıyor. Ancak cihanşümul bir zihniyetin ürünü olabilecek bu projeye dair her detay bugün bile merakla, hayretle ve hayranlıkla izleniyor. Demiryollarının yapımında çalışan işçiler, istasyon binaları, buharlı lokomotifler, projeyi finanse etmek için bastırılan madeni paralar, damga pulları... Ve bugün bile içimizi titreten bazı bilgiler; İslam âleminin Hicaz Demiryolu için bağış yapmaya çağrılması, Osmanlı Devleti memurlarının ve subaylarının bir aylık maaşlarından feragat etmeleri ve işte bu yüzden, Hicaz Demiryolu'nun günümüze kadar bütün Müslümanların devredilemez bir malı olması... Sergiden öğrendiğimiz bir detay daha: "Hicaz Demiryolu savaş sırasında vazgeçilmez bir ana ulaşım arteri haline gelmişti ve o olmasaydı Filistin cephesinin ikmali garanti edilemezdi."
Haydarpaşa'da önceki gün TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve Almanya Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz'un da katıldığı bir törenle açılan fotoğraf sergisi üç bölüme ayrılıyor. Alman arşivlerinden getirilen 40 adet fotoğraf, harita ve kartpostal, 'Tarihî Bölüm' başlığı altında sergileniyor. Burada, hac yolculuğuna hazırlanan İstanbulluları, Arafat Vadisi'nde toplanan hacıları ve Kâbe'yi 1900'lerin başındaki haliyle görmek mümkün. Demiryolunun ya da tren vagonlarının hiçbir şekilde görünmediği bu fotoğrafların altına şu bilgi iliştirilmiş: "Hicaz Demiryolu, Mekke'ye yapılan zahmetli ve tehlikelerle dolu yolculuğu kolaylaştıracak ve yolculuk süresini sekiz haftadan, üç ila dört güne düşürecekti." Fotoğraflar arasında bir de portre var; Alman mühendis Heinrich August Meissner... 1901 yılında proje yönetimini devralan Meissner, ölene dek Türkiye'de çalışmış ve İstanbul'da toprağa verilmiş bir Osmanlı paşasıydı aynı zamanda.
Sergi, geçmişteki Türk-Alman işbirliğine yeni fotoğraflarla da selam gönderiyor. 2000 yılı Ekim ayında Anadolu'daki eski Bağdat Demiryolu ve Suriye ve Ürdün'deki Hicaz Demiryolu güzergâhlarında yolculuk eden Dr. Jürgen Franzke'nin fotoğraflarından oluşan bu bölüm, bir eski-yeni kıyası yapmamıza da imkân tanıyor.
19 Nisan'a kadar açık kalacak sergide TCDD Genel Müdürlüğü ve T.C. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Arşivilerinden de fotoğraf ve belgeler yer alıyor. Vaktiniz varsa Sultan Abdülhamid'i bir istasyon açılışında gösteren fotoğrafı ya da Bağdat Demiryolu inşasına ait padişah fermanını titizlikle inceleyebilirsiniz; ama bugün Bağdat'a değil de ancak Antep'e kadar uzanan 'Toros Ekspresi'ni kaçırmak üzereyseniz sergide yer alan bütün fotoğrafların ve bilgilerin yer aldığı kitabı temin etmeye bakın. İyi seyirler, iyi yolculuklar...
Zaman