Şemsinur Özdemir'in haberi
Sibel Eraslan, 'Çöl Deniz' adını verdiği çalışmasında, Hz. Hacer'in oğlu İsmail ile birlikte Mekke'yi kurduğu yıllardan İslam öncesi dönemlerde şehirdeki toplumsal yapıyı, Hatice validemizin ailesini, ilk evliliklerini, çocuklarını ve dul bir kadın olarak tek başına ayakta durma mücadelesini de anlatıyor. Efendimiz ile evlilikleri, ilk vahiy döneminin sıkıntılarında eşini şefkatiyle sarması, tebliğ yıllarının zorluklarını, boykotları, hicretleri okuyoruz duygu yüklü kaleminden. Hatice annemizle ilgili sorularımızı cevaplayan Sibel Eraslan, onun özellikle her zaman güçlü duruşu, hayatı zor şartlar altında yeniden kurma gayreti ile günümüz kadınlarına çok şeyler söylediğini ifade ediyor.
Onun, kendini İslam davasına vakfeden ilk mü'min olduğunu belirten Eraslan, "Hatice annemizin evi önce bir okul gibiydi, daha sonra hastane, aş evi, sığınma evi gibi oldu. Özellikle boykot döneminde aç veya yetim kalmış kızlar onun evinde yatıp kalkıyorlardı. Bugün bizim oluşturduğumuz kadına, aileye yönelik bütün kurumların temeli onun evinde atılmıştır. Tamamen sivil, vakfedilmiş bir kimliktir. Hatice annemiz Müslümanların ilk vakfiyesidir. Sadece malını değil, hayatını vakfetmiştir. Bugün dünyada ne kadar bereketli bir hareket varsa bunun altında Haticevari bir kendini vakfetme anlayışı vardır." diyor.
Hz. Hatice'nin çok güçlü bir kadın olduğunu vurgulayan Eraslan'ın anlatımına göre, o, ilk eşini kaybetmiş, ikincisinden boşanmış dul bir hanımdır ve her iki eşinden olan üç çocuğunu yetim, öksüz yetiştirmek zorundadır. Bir taraftan ticari hayatı devam etmektedir ama bu zor hayatın içinden kendine aşka, sabra, metanete dayalı yeni bir hayatı da kurabilen bir kadındır. Bunun için güçlü bir irade gerekir. Cenab-ı Allah onu Habib'i için seçmiş ve kuvvetlendirmiştir ama ama Onun iradesi de bu aşka yöneliktir. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) ile evlenmek için ilk adımı atmıştır. Güçlü duruşu, hayatı zor şartlar altında yeniden kurma gayreti çok çarpıcı ve bütün kadınlara cesaret verici bir örnektir. Efendimiz vahyi tebliğ ederken o da ataerkil bir toplumda risaletin halkla ilişkilerini yapmıştır. Hz. Hatice (radıyallahu anha), bu dinin medeniyeti, yaşama imkanı, iskanı ve hayat pratiğidir. Hem güçlüyü hem güçsüzlüğü bir arada yaşamıştır. Boykot döneminde varını yoğunu kızlarının çeyizlerine kadar Müslümanlara infak etmiştir. Kureyş'in toplamının servetinden daha fazla olan varlığından 13 sene zarfında üzerine giyecek sadece yama üzerine yama yapılmış bir elbisesi kalmıştır. Çünkü inandığı davaya kendini vakfetmiştir. Bütün zorlukları aşk potası içinde kendine göre şekillendirmiştir. Efendimiz Onunla evliliğinde tek eşlidir ve vefat edinceye kadar bütün hatıralarını ve arkadaşlarını aziz tutmuştur.
Hatice annemizi 'çöl ve deniz' kavramlarıyla anlatan Eraslan, kitaba da bu ismi veriş sebebini şöyle aktarıyor: "Mekke'de sabah ezanlarından sonra sürekli deniz sesi, rulo şeklinde dalgaların vuruş seslerini duyuyordum. Pencereden bakıyorum deniz yok. Hz. Hatice, çölü deniz kılmış muhteşem bir kadın. Resûlullah Aleyhisselam'a duyduğu aşkı bir denizi andırıyordu. Çölü denize çevirecek bir aşk bu. Hatice annemizle Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) aşkı, Hz. Yusuf ile Züleyha aşkının hayra tebdil olmuş zorluklardan arınmış halidir. Ha ve mim harfleri, birbirlerine aşk ile bağlanmıştır."
'Amcaoğlu' hitabı ikisi arasında parola gibidir
Efendimiz (aleyhi ekmelü't-tehaya) ile muhterem eşinin birbirlerine olan sevgisini anlatan Sibel Eraslan şöyle konuşuyor: "Efendimiz'in yer verdiğim bütün diyalogları kaynaklarla sabit. Ancak, Hatice validemizin dilinden harf harf bir aşk sözlüğü yazmak istedim. Efendimiz'e hitapları arasında beni en çok duygulandıran 'amcaoğlu'dur. Bu bütün sahih kaynaklarda yer alır. İkisi arasında bir parola gibidir. Bana çok arkadaşça gelir. Çünkü onların arasındaki ilişki tek başına aşk olarak söylenemez. Aynı zamanda çok iyi arkadaştırlar. Aynı yolda mücadele ediyor, aynı hayatı paylaşıyorlar. Çalışmalarımda bir aşk kitabı çıkacağını düşünmüyordum. Efendimiz insan-ı kamildir, kainatın efendisidir. Efendimiz bir aşk madenidir. Ama fark ettim ki, bu iki ışık birbirlerinden hiç ayrılmayan iki güneştir. Hz. Hatice'nin her halinde o aşkı görüyorsun."
Zaman