Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Âl-i İmrân Sûresi 146-150. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
146-Nice peygamberler vardı ki, berâberlerinde birçok Rabbânî (Rabbe kulluk eden kimse)ler bulunduğu hâlde savaştı(lar). Bununla berâber Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler ve zaafa düşmediler, hem (düşmanlarına) boyun eğmediler!(3) Allah ise, sabredenleri sever.
147-Bunun üzerine (onların:) “Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sâbit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!” demelerinden başka bir sözleri olmadı.
148-Allah da onlara, (hem) dünya mükâfâtını hem âhiret mükâfâtının güzelliğini verdi. Çünki Allah, iyilik edenleri sever.
149-Ey îmân edenler! Eğer inkâr edenlere uyarsanız, sizi ökçeleriniz üzerinde geriye (küfre) çevirirler de hüsrâna uğrayanlara dönersiniz.(1)
150-Hayır! Sizin Mevlânız Allah’tır! Ve O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.
(1)Bu âyet-i celîle, Uhud’un sıkıntılı vaktinde münâfıkların Müslümanlara: “Kardeşlerinizin dînine dönün! Muhammed eğer peygamber olsa idi öldürülmezdi!” demeleri üzerine nâzil oldu. (Beyzâvî, c. 1, 184)