Yaptığımız her iş bizim Cennetteki veya Cehennemdeki vücudumuzu dokumakta. Lehimize olarak yaptıklarımız ahirette bize bir vücut mertebesi olarak eşlik edecekken, aleyhimize işlediklerimiz ise ademî olduklarından Cehennemimize akıp gitmekte.
Hedeflerimize uygun olmayan hayallerden uzak durmak, istidat ve kabiliyetlerimizin üzerindeki tozlu örtüleri kaldırmak ve onları işlettirecek sebeplerin peşinde gitmektir bize düşen. Hayır ve icat cihetinde zaten elimizde bir şey yok. Sadece Hayr-ı Mutlak’tan gelen hayrı güzel bir surette kabul etmek, onu bozmamak, temellük ile mahiyetini değiştirmemek. Yani her şeyi Sahib-i Hakiki’sine vermek ile aksalgayatımıza yani; ulaşabileceğimiz kemalin zirvesine doğru ilerleyebiliriz.
Evet, madem biz bütün hayırların Allah’tan olduğuna; hayrı hem isteyen, hem de yaratan Rahmet ve Kudret olduğuna iman etmişiz öyle ise fıtrî olan, hayırların peşinde gitmektir. Bir hayrı işlemek fıtratımızda olan şeydir, şerre sebep olmak ise bizim cüz-i ihtiyarımız ile hayrı reddetmek veya güzelce kabul etmemektir.
Hayırların peşinde gitmenin fıtrî olduğunun ve şerlere sebep olmanın da fıtrata zıt hareket etmek olduğunun delili; bir hayra mazhar olunca hissettiğimiz hiffet ve memnuniyet, şerre sebep olduğumuzda ise hissettiğimiz ağırlık ve pişmanlıktır. Nefsimiz zaten şerlere merci olmak için yaratıldığından şerleri bihakkın sahipleniriz ve bizim kabiliyetsizliğimiz şerre sebep olmuştur. Hayırlar ise doğrudan ve bizzat Allah’a ait olduğundan onları sahiplenemeyiz.
Burada şu soru aklımıza gelir ‘madem öyledir birisi mazhar olduğumuz nimet dolayısı ile sizi övünce neden utanırız?’ cevap gayet basit; her kimden her kime ve her ne dolayısı ile olursa olsun bütün övgüler ve hamdler ve senalar, teşekkürler Allah’a aittir ki o Zat Vacib-ül Vücuttur. Dolayısıyla övgüyü kabul edecek makam değildir insan. O yüzden biz Nur Talebeleri –ya da benim gibi talebe olmayı arzulayanlar- birbirimizi övmek yerine tebrik ederiz.
Bunun manası şudur ki: “Kardeşim Allah senin üzerinde bu nimetini gösterdi, sen fail değil münfailsin, hayrı yapan değil, hayra mazhar olansın; bu mazhariyetinden dolayı seni tebrik ediyoruz. Sen cüz-i ihtiyarın ile bozmadan, temellük ile mahiyetini değiştirmeden bu hayra ayna olmayı başardın; Allah’tan geleni reddetmedin, sahiplenmedin de. Maşallah barekallah; bu iş Allah’ın inşası ve dilemesi ile oldu. Bu mazhariyyet için Allah seni murat ettiğinden dolayı seni tebrik ediyoruz.” Bu mana üzerine rahatlıkla bir kitap yazılabilir cümleyi bir kitap kadar uzatabiliriz. Gerçekten de tebrik çok ehemmiyetlidir aynı zamanda yapan sen değilsin manasını da içinde barındırır ve kalplerin perestiş ve muhabbetini kula vermez.
Allah’tan hayır ve bereket kapılarını açmasını, bizleri hayırlara mazhar edip enaniyet ve hodfuruşluktan kurtarmasını niyaz ediyoruz…