Toprak oruç tutar; baharda İzn-i İlahi ile canlılar için iftar sofralarını kurar…
Ağaç kupkuru odun olarak oruç tutar; Cenab-ı Hakk'ın Rezzak ve Rahîm sıfatlarının tecellisi ile dalların ucundaki meyvelerle iftar sofralarını kurar…
Dil susmakla, dinlemekle oruç tutar; tefekkürle beynimiz hakikatlerin iftar sofrasını kurar…
Her şeyin orucu ve sofrası olurda; Allah için oruç tutan mevsim olmaz mı? İşte Haziran Allah’ın izni ile oruç tuttu-şiddetli sıcağını yuttu. Haziran’ın tuttuğu orucu rahmet bulutları da damla damla alkışladı… Bütün bunların yanında, depreşen yer, sanki bunca nimeti vereni neden unutuyorsunuz dercesine 6,3 şiddetinde sallandı ve sonraki günlerde de…
Haziran bahar gibi geçince bünyeler oruca alıştı, İzmir sıcağı da ucundan ucundan kendini göstermeye başladı ama tekrar İlahi Merhamet ile ehven hale geldi. Sıcaklık ikramda bulundu deprem ise uyarıda. İnşallah oruç fedailerinin duaları ile yer sükûnete erecek… Evet, İzmir gibi yerlerde oruç tutmak, kullukta gevşememek büyük bir fedailiktir... Allah kabul etsin.
Nefsin kırbaçlarına inat asker olduk, inadına Ramazan’ın sonuna yaklaştık… Bizi ancak itaat etmek huzura kavuşturuyor... Asker gibi bir emirle yiyip, bir emirle bırakmak ve kulluk teçhizatı ile donanmak acizlik-fakirlik üniformasını üzerimizde hissetmek ne güzel…
Bayram yaklaştı. İslam’a, vatana ve de bayrağa ihanetin haricinde affedilmeyecek hiçbir hata yoktur, çünkü bizlerin de hatası var… Hiç birimiz İslam kardeşimizi kusurundan dolayı hırpalayacak masumiyette değiliz… Velev ki hiç kusurumuz olmasa yine yargılamaya, başa kakmaya incitmeye hakkımız yoktur. İnşallah affetmek bayramını da yaşarız…
Elimde Kur’an
Elimde Kur'an, Allah benimle konuşmaya tenezzül etmiş, bu ne büyük bayram.
Kirden arındır, pak et ve Kur’an’a layık et bizi yüce Mevla’m!
Ramazanda yeryüzü kocaman bir ağız olmuş; Kur'an söylüyor, Kur'an aydınlatıyor...
Merhamet karanlık, anlayış karanlık, uhuvvet karanlık…
Allah'ım bu mübarek geceler hürmetine içimizdeki karanlıkları aydınlat!
Hiç bu kadar uhuvvet ilaç gibi hissedilmemiştir zira hileler çok, düşman çok…
Evet, Kur’an’a gerçek manada sahip çıkan Ehl-i sünnettir. Yani Kur’an’ın gerçek müdafisi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatını örnek alanlardır... Bütün Kâinatı ihata eden bakışa sahip olan ve Allah buyruğunun ne anlama geldiğini birinci derecede muhatabı olan Efendimizin yüksek anlayışı ile Kur’an’ın ne demek istediğini öğrenmeye, anlamaya çalışan Ehl-i sünnet mensupları, gerçek manada Kur’an sevdalılarıdır… Birileri bu mükemmelliği mealcilik oyunu ile bozmak istiyorlar… Onlar bu oyunu oynadıkça Ehl-i Sünnet daha fazla Kur’an ve sünnete sahip çıkıyor…
Kendi bakış açısına güvenip, teleskopu bir kenara atanlar, yıldızların hakikatini tam anlayamaz ve yıldızları sinek gibi görürler… Efendimizin bakışı bizlere Kur’an’ı anlamamız için muhteşem bir teleskop…
Ey mealci arkadaş bilinçli ve kasıtlı bir şekilde sizin kulağınıza bu fikri üfleyenler korkularından ortalıkta görünmediği zamanlar, Bediüzzaman “İ’câz-ı Kur’ân’ı” beyan etmeye bütün ömrünü feda etmişti.
İnşallah bu mevzuu bir sonraki yazıda uzunca ele almaya çalışacağım. Hayırlı bayramlar…