“Ashâbım yıldızlar gibidirler. Hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz.” (1)
Sahâbe : Sâhipler, sahip çıkanlar…Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.av)’i sağ iken mü’min olarak görmüş, mü’min olarak vefat etmiş, O’na ve O’nun mesleğine sâdık kalan değerli Müslümanlar… Onlar Resûl-i Ekrem’i (a.s.m) en yakın alaka ile takip ederler ve O’na her cihetle ittibaa çalışırlardı. Daima sıdk ve sadakatten, doğruluk ve faziletten ayrılmama cehdi içinde idiler. İslâmiyetin yayılması, güçlenmesi ve âleme neşri konusunda her çeşit fedakârlıktan çekinmezlerdi. (2)
“Nev-i beşerin Enbiyadan sonra ferâset ve dirayet ve kemalatla en meşhur, en muhterem, en nâmdar, en dindar ve en keskin nazarlı taife-i azimesinden“ (3) olan sahâbe-i kirâm pek çok güzel vasıflarla muttasıftırlar.
1)Peygamberlerden sonra insanlar içinde en seçkin kişiler sahâbelerdir,
2)Onların mânevî makamlarına erişmek mümkün değildir,
3)Onları hürmet ve sevgi ile anmak Resûlullah’a (asm) saygı ve bağlılığın bir göstergesidir,
4)Peygamberlik dairesinin hizmetkârlarıdırlar,
5)O güneşin yıldızlarıdırlar,
6)Fedakârlık, cesaret, feragat, îsâr hasletinin en belirgin temsilcileridirler.
Efendimiz (s.a.v) şu hadis-i şerifiyle onların değerini ne de güzel ifade buyurmuşlar :
“Sahâbemi bana terk ediniz ! Nefsim kudret elinde olan Cenâb-ı Hakka yemin ederim ki, fakir ve düşkünlere Uhud dağı ağırlığında altın infak etseniz, onların amelinin sevabı gibi sevaba nâil olamazsınız.” (4)
Yine buyurdular ki: “Nesillerin en hayırlısı, benim içinde bulunduğum nesildir” (5) Çünkü:
-Sahâbeler, İslâmiyetin nurlu ağacının, soyunun köklerinden olmaları,
-İslâm binasının (temelinin, yapısının, varlığının, oluşumunun, tesisinin) nurlu ve berrak çizgilerinin, hatlarının başlangıcında/evvelinde ve İslâm cemaatinin imam ve önderlerinden olmaları,
-Peygamberlik güneşi ve hakikat lambasının, ışığının merkezine yakın olmaları sebebiyle; az emelleri çoktur, küçük hizmetleri büyüktür. Onlara yetişmek için hakiki sahâbe olmak lâzım geliyor.(5)
Yine Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitine göre; amellerdeki makbuliyet, üstünlük, fazilet, fiillerin, yapılan işlerin sevabı, hayırlı işlerin karşılığı açısından da sahâbelere yetişmek mümkün değildir.
İslâmiyetin doğuşu, yayılışı, kökleşmesi ve Kur’ân nurlarının yayılması gibi hizmetleri ve Hakkın yücelmesi için bütün dünyaya meydan okumaları, o kadar yüksek bir mertebe ve duygudur ki, bir dakikasına başkaları bir senede yetişemez.(6)
Allahım ! kendisine Hak’la bâtılı ayırt eden Kur’ân-ı Hakimin indiği Zâta, O’nun bütün âl ve ashâbına salât ve selâm eyle.
DİPNOTLAR:
1-Beyhâkî
2-Yeğin Abdullah, Yeni lûgat, ilgili madde.
3-Bedizzaman Said Nursî, Mektubat, 19.Mektup
4-Buhârî
5-Bediüzzaman, Sözler, Yirmi yedinci sözün zeyli
6-a.g.e, 27. Söz.