Risale Haber-Haber Merkezi
İslami camiayı yakından tanıyan Asiye Güldoğan isimli OdaTv yazarı, Hekimoğlu İsmail'in F.Gülen hareketini "Musibet Mektebi", F. Gülen'i ise "sapıtan alim" diyerek terk ettiğini söyledi.
Hekimoğlu İsmail'in İslami kesim içindeki önemini anlatan Güldoğan, “nurcu” kökenini hatırlattı ve ayrılış anlarındaki tavrına dikkat çekti.
Hekimoğlu İsmail'in daha sonra Fethullah Gülen cemaatine yakınlaştığını belirten Güldoğan, “AKP-Cemaat işbirliğinin yoğun olduğu” dönemde, sahibi olduğu Timaş yayınevinin önemli yöneticilerinin F.Gülen cemaatinden olduğunu, kavga başlayınca da yöneticilerin ayrıldığını açıkladı.
Güldoğan, Hekimoğlu İsmail'in FETÖ'ye gösterdiği tepkiyi şöyle yazdı:
15 Temmuz gecesi bütün adı geçen yayınevleri “Fetö darbesine karşı olduklarını” açıkladı. Ama en çok merak edilen Hekimoğlu İsmail’in tavrıydı. Timaş Fetö’ye karşı olduğunu ilk andan itibaren twitter’den duyurmuş, yazarları da bir duyuruya imza atmıştı. Ancak Timaş’tan çok “Hekimoğlu İsmail’in tavrı” merak ediliyordu. Çünkü başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Ak Partililerin sevdiği saydığı bir isimdi. Ama Hekimoğlu İsmail, “Fethullah Gülen’i ve cemaati çok sevmiş”, yazılarında ve konuşmalarında övmüş, “Gülen’in talebesi olmaktan şeref duyduğunu” ifade etmişti.
“Hekimoğlu İsmail cemaati çok seviyor, zaten ağır hasta, ne olduğunu bile belki anlamıyordur” derken, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yanında olduğunu belirten” bir mektup yazdı. “Gülen’e ve cemaate kıyamaz” diye düşünülürken gelen bu mektup Gülen cemaati tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü Hekimoğlu İsmail sadece bir yazar değil, bir “sembol”dü ve bir “kanaat önderi”ydi.
Ama asıl şok başka türlü geldi.
HEKİMOĞLU İSMAİL’İN FETÖ’YE ÖFKESİ: “MUSİBET MEKTEBİ’”
Hekimoğlu İsmail, son kitabıyla her iki tarafı da şok eden bir çıkış yaptı. Kitabın adı: Müslüman Darbeci Olamaz. Alt başlığı da var: Musibet Mektebi. Kitabın kapak içlerinde “15 Temmuz’da şehit düşenlerin isimleri” rahmet ve minnetle yayınlanmış. En son sayfa ise, Timaş yazarlarının Fetö’ye karşı duran bildirileri var.
Zaman’ın en çok okunan yazarı, Gülen’i sevdiğini herkesin bildiği bir isim olan Hekimoğlu İsmail, cemaati “Musibet Mektebi” olarak nitelendiriyor son kitabında. “Hayırlı işler yaptığı sanılan, güzel insanlar yetiştirdiği düşünülen cemaat mektepleri”, meğer Musibet Mektebi’ydi ve bu Musibet Mektebi’nden yetişenler “darbeci” olmuşlardı, milletin silahıyla milleti vurmuşlardı. Bunlar “gafildi, haindi”.
Kitabın sayfaları çevrildikçe Hekimoğlu İsmail’in “hastalığına ve yaşlılığına” rağmen “ne kadar öfkeli olduğu” anlaşılıyor.
“Türkiye, 15 Temmuz 2016 Cuma günü çok tehlikeli darbe girişiminden, büyük bir badireden kurtuldu çok şükür.. Cumhurbaşkanına suikast düzenlenmesi, Meclisin bombalanması, tankların insanları ezmesi akıl alacak hadiseler değil..
Allah’ın yardımıyla yüz binlerce insanların sokaklara çıkması, bombalara kurşunlara aldırmadan darbeyi önlemesi dünyada görülmüş değildi. Bu zamana kadar darbelere karşı çaresiz kalan, bir şey yapamamanın acısını yıllarca yaşayan millet adeta bir istiklal savaşı verdi. Bu şanlı milletimizin her birini kahraman gördüm.”
Önsöz’deki bu ifadelerden sonra kendi hayatından kesit sunan yazar, “bir zamanlar Türkiye’de İslam’ın yaşanamadığından” bahsediyor. “İlkokula yeni başlamış, küçücük bir çocukken okulda alfabeyi ilk açtığımda evdeki alışkanlığa uyup “Bismillah” demiştim. Öğretmenim bunu duymuş ve cetvelle parmaklarımın ucuna defalarca vurmuştu. Ağlatıncaya, bağırtıncaya kadar vurmuştu. Ondan sonra ne ben, ne de diğer arkadaşlarım “Bismillah” demedik. Hattâ evde bile bismillah demeye korktuk. Böylece bismillahsız büyüdük.”
1953’te koca Süleymaniye camiinde üç kişiyle namaz kıldığını, o yıllarda komünist, türkçü olduktan sonra kendi kendine İslam’ı bulup yaşamaya çalıştığını, sonra üç gayesi olduğunu anlatıyor. “1. Kaybolmuş yardımlaşmayı sağlamak. 2. Müslümanlar arasında yıkılan güven duygusunu yeniden tesis etmek. 3. Alnımıza çalınmış “beceriksiz” lekesini silmek.”
DARBECİLER MİNYELİ ABDULLAH’LARA MAĞLUP OLDU
Minyeli Abdullah’ı yazdığı dönemde yaşanan sıkıntıları anlattıktan sonra, “Çok şükür ki şu an Türkiye’de İslâm en rahat şekilde yaşanabiliyor. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Bakanlar namaz kılıyor. Eskiden bunları hayal bile edemezdik.” diyerek günümüzde büyük mesafe alındığını dile getiriyor. Durum böyleyken vatanına küsen, düşman olan Gülen cemaatini “hainlikle” itham ediyor: “Bir Müslüman hiçbir zaman vatanına küsemez, vatan sevgisini yok edemez, hele düşman olamaz. Hele bugünkü Türkiye’de vatanına düşman olan dindar, dindar değil gafildir, haindir.”
Darbeye neden karşı olduğunu, hükümetin neden yanında olmak gerektiğini ise şöyle anlatıyor.
“Çok şükür, bugün Cumhurbaşkanı’ndan vatandaşına kadar İslâmı yaşayan insanlar büyük çoğunlukta. Kızlarımız okullarında başörtüsü sıkıntısı yaşamıyor. Kimsenin de başının açık mı kapalı mı olduğuna bakılmıyor. Başı örtülü de okuyabiliyorlar, başı örtülü hakim, kaymakam, polis, milletvekili, bakan olabiliyorlar. Minyeli Abdullah’ın yazıldığı dönemde bunlar rüyada bile görülemezdi.”
15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimini önleyenlerin Minyeli Abdullah’lar olduğunu söylüyor. “Meclis’i bombalayanlar, dindar Cumhurbaşkanımızı öldürmeye çalışanlar, yüzlerce vatandaşı şehit edenler, binlerce insanı yaralayanlar, Minyeli Abdullah’lara mağlup olmuştur.”
Fetö’ye acımamak gerektiğini ise şu kızgın sözlerle dile getiriyor:
“Öz sinesine günah dinamitlerini yerleştirip, cemiyetin dalâlet kibritiyle fitilini ateşleyen Müslümanlara, Allah da acımaz. Çünkü bilerek zarara gidene merhamet olunmaz!”
HEKİMOĞLU'NDAN F.GÜLEN'E: SAPITAN ALİM!
Gülen’in “sapıtan âlim” olduğuna da değiniyor bir yerde:
“Kur’ân caddesinde yürüyenle, sapıtan bir değildir. Âlimle cahil müsavî olamaz. Haddini bilenle aşan, aynı terazide tartılamaz.”
Cemaat mensuplarına ise şu nasihatı veriyor:
“Dünyayı sahibine bırak; sen, kendi kendine sahip olmaya çalış, kendine gel!.. Başkalarının derdine ağlarken, dert küpü haline gelme. Gafleti bırak, tövbe ateşiyle yan, karanlık dünyamıza bir mum ol, yeter.”