Soru:
Bir şeyi kibirle yapmak, o şey helal ise, günah mı yapıyor onu? Mesela normal bir kazak giyeceksin. Helal. Ama bunu ertesi gün kibirle giysen (hava atmak için). O zaman o kazağı giymek günah mı oluyor? Hadis-i Şerif var: “Kim giydiği elbisesini kibirlenerek yerde sürürse Kıyamet gününde Allah ona itibar etmez.”
Cevap:
Yaptığı o kibirli hareket günah sayılmakla beraber giydiği şey haram veya günah olmaz.
Helal bir şey zatında helaldir, haram olması ise başka sebeplerden ötürüdür, buna haramun li gayrihi denir.
Buna göre, herhangi helal bir giysiyi giyen kimsenin bu giydiği elbise sebebiyle kibir ve gurura kapılırsa bu tutum ilgili helal giysiyi haram kılmaz.
Şayet bundan sonra mütevazi bir şekilde söz konusu elbiseyi giyerse herhangi bir sakıncası olmaz. Hadiste geçen “Allah ona itibar etmez.” hükmü elbisenin kendisine değil, onu giyenin kibrine bakar.
Demek ki aynı gömleği giyenlerden biri -nankörlük ve kibriyle- günah işler, diğeri ise -tevazu ve şükürle- sevap işler.
İlgili hadis şöyledir:
“Böbürlenerek elbisesini yerde sürüyen kimsenin suratına Allah Teâlâ kıyamet gününde bakmaz.” (Buhari, Libas 1, 2, 5, Ebû Davud, Libas 25-27)
Arap erkekleri, öteden beri evlerinde olduğu gibi dışarıda da entari giyerler. Bu onların tabii ve milli kıyafetidir.
Hadis-i şerîfte elbise yerine “izar” kelimesi kullanılmıştır. İzar, Arapların belden aşağı giydikleri eteklik gibi bir elbise çeşididir. Giyilen elbise ister entari ister izar olsun, bunların yerde sürünecek kadar uzun olması, yerdeki pisliklerle kirleneceği için Peygamber (asm) Efendimiz tarafından yasaklanmıştır.
Giysilerin özellikle gösteriş ve çalım satmak için uzun yaptırılması, kesinlikle haram kılınmıştır.
Abdullah İbni Ömer’in bizzat Peygamber Efendimizden öğrendiğine göre erkeklerin giydiği elbisenin eteği, baldırların yarısına kadar uzayabilir, daha aşağı sarkması doğru değildir. (Müslim, Libâs 47)
Zayıf, nahif bir vücuda sahip olan Hz. Ebû Bekir, elbisesinin bazan kemerinden kurtulup aşağı sarktığını söyleyince, Efendimiz, “Sen bu işi böbürlenerek yapanlardan değilsin.” (Buhari, Libas 2) diyerek onun rahatlamasını sağlamıştır.
Bu da gösteriyor ki, aşırı derecede uzun elbiseler, kibir ve gurura sebep olduğu için yasaklanmıştır.
Ümmü Seleme annemiz, Resulullah Efendimizden kadınların etekleri hakkında ne buyurduğunu öğrenmek istemiş, Peygamber Efendimiz de onların eteklerini bir karış daha uzatacaklarını söylemiş, ayaklarının görünmesini sakıncalı bulmamıştır. (Tirmizî, Libas 9)
İslam alimleri elbisenin baldırlara kadar uzanmasını sünnete uygun bir giyiniş, topuklara kadar uzanmasını ise câiz görmüşlerdir. Elbisenin kibir sebebiyle topuklardan aşağı inmesi haram, kibir düşüncesi olmadan inmesi ise, Resulullah Efendimizin yasağına ters düşeceği için mekruh sayılmıştır.
Kibirin, gururun, kendini beğenmenin her türlüsü çirkindir. Bir kimse elbise eteklerinin uzunluğu sebebiyle övünüp böbürlenemez. Zira Allah Teala’nın lütfettiği nimetler, bu nimetleri verene karşı daha mütevazi davranılmasını gerekli kılar.
Hem bu nimetlerden faydalanıp hem de Allah’ın kullarına çalım satmak, doğrudan doğruya o nimeti verene saygısızlık etmek anlamına gelir.
Kıyamet gününde Allah Teala’nın bir kimseye bakmaması, ona merhametli davranmaması demektir. Peygamberler başta olmak üzere bütün insanların Cenab-ı Hak’tan rahmet ve merhamet beklediği o dehşetli günde, sırf kibir yüzünden ilahi rahmeti yitirmek, felaketlerin en büyüğüdür.
İşte bu sebeple ne giyim kuşamda, ne de başka hususlarda kibir ve gurura kapılmamalı, Allah’ın verdiği nimetleri, onun kullarını ezmek için kullanmamalıdır.
Özetle:
Başkalarından daha iyi giyinebiliyorsak, bu, Allah’ın bir lütfudur. Bize böyle bir nimet verdiği için daha mütevazi olmalı, üstünlük duygusuna kapılmamalıyız.
Kılığı kıyafeti sebebiyle şımarıp kibirlenmenin cezası, Allah’ın rahmet ve merhametinden mahrum kalmaktır. (bk. Riyazüs Salihin - Erkam Yayınları)
Sorularla İslamiyet