TBMM, İslam kurallarına uygun işletmelerin teşvik edilmesini, üretimin denetlenmesini ve anlaşmazlıkların İslam Hukuku’na göre çözümlenmesini öngören “Özel Sektörün Geliştirilmesi İslami Kurumu Kurucu Anlaşmasını” kabul etti. Türkiye, anlaşmada İslam Hukuku’nun geçerli olacağına ilişkin hükümlerine karşı, “Anayasamız, kanunlarımız ve bağlı olduğumuz anlaşma hükümlerinin saklı olması kaydıyla” çekincesini koydu. 19 Nisan 2010’da TBMM’ye sevk edilen anlaşmanın uygun bulunduğuna ilişin tasarı, önceki gün yasalaştı. Dışişleri Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında muhalefetin yoğun tepki gösterdiği tasarı, Genel Kurul’da bir dakikada yasalaştı.
11 milyon verilecek
Tasarının gerekçesinde, İslam Kalkınma Bankası’nın, üye ülkelerdeki özel sektör yatırımlarının finansal ve teknik yönden desteklenmesi amacıyla 1999’da İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kurumu’nu kurduğu anımsatıldı. Gerekçede, kurumun 1 milyon dolar sermayesi bulunduğu vurgulanarak, Türkiye’nin 1176 hisse karşılığı 11 milyon 760 bin dolar katılım payı ödeyeceği belirtildi.
İslami hukuka uygunluk
Anlaşma metnine göre İslami Özel Sektörün Geliştirilmesi Kurumu, Müslüman ülkelerde, isteyen şirketleri finansal ve teknik yönden destekleyecek. Ancak bu destek verilirken, şirketlerin yaptıkları yatırımlarda “İslam Hukuku’na uygunluk” şartı aranacak. Anlaşmanın girişinde, “İslami Kalkınma Bankası’nın hedefinin, İslam Hukuku ilkelerine uygun olarak, İslam Kalkınma Bankası’na üye ülkelerdeki kamu ve özel sektör teşebbüslerinin büyümesini teşvik ederek ekonomik kalkınmayı ve sosyal gelişmeyi güçlendirmek olduğunu onayladığından” ifadeleri yer aldı. Anlaşma metninin 3. maddesinde ise “Bu kurumun amacı, İslam Hukuku ilkelerine uygun olarak, İslam Kalkınma Bankası’nın faaliyetlerine ilave olarak mal ve hizmet üreten özel teşebbüslerin kurulmasını, büyümesini ve modernizasyonunu teşvik ederek üye ülkelerin ekonomik kalkınmasını desteklemektir” hükmüne yer verildi.
Uygunluk denetlenecek
Anlaşmanın 29’uncu maddesine göre Türk şirketlerini İslam Hukuku’na göre merkezi Suudi Arabistan’da bulunan İslam Hukuku Komitesi denetleyecek. Komite üç yıllığına seçilen üç din adamından oluşacak ve yatırımların şeriata uygunluğuna karar verecek. Anlaşmanın 55’inci maddesi ise üye ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar durumunda İslami Adalet Mahkemesi’nin hakemliğini öngörüyor.
Alkol kapsam dışı
Anlaşmaya göre İslami Kalkınma Bankası, Türkiye’de “İslami üretim” prosedürünü tamamlayan firmalara kaynak aktaracak. Buna göre örneğin domuz ürünleri işleyenler, kadın-erkek birlikte yararlanılan turizm tesisleri, alkollü içecek üreticileri kapsam dışında olacak.
Namaz için abdest nasıl farzsa sanayide de standart farz oldu
TÜRK Standardları Enstitüsü’nün (TSE) olağanüstü genel kurulunda sanayideki gelişmeleri değerlendiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu, “Altın kural, belli bir standarda göre üretim yapmak. Namaz kılmak için abdest ne kadar farz ise sanayi ve ticaret için de standart o kadar farz oldu. Bu standartların dünya standartları ile örtüşmesi gerekir” dedi. Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “TSE sayesinde Türkiye sertifika veren ülke haline geldi. Ancak, standartları en üst seviyede koyan ve uygulayan ülke haline gelmemiz lazım. Türk sanayicisi olarak kendimize güveniyoruz. Japonya’nın teknolojisi, Almanya’nın mühendisi, Çin’in ucuz işgücü varsa, bizim de müteşebbisimiz var.”
Farklı test süreleri güvene zarar veriyor
Kalitenin, bir defalığına ulaşılan bir hedef olmadığını, devamlılık gerektirdiğini vurgulayan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, şöyle konuştu: “TSE’nin kendisinin de bir hizmet standardına kavuşması çok önemli. Aynı ürünün farklı markalar için test sürelerinin değiştiğini görebiliyoruz. Bir marka için 30 gün süren testler, diğer marka için 60 gün sürerse bu bize yönelik güveni ciddi manada zarar verir.”
Hürriyet