Helal dairesi keyfe kafidir ve yeterlidir, harama ihtiyaç bırakmayacak kadar da geniştir.
Helal dairesi, insanın bu dünya hayatında da mutlu ve huzurlu olabilmesi için yeterlidir, harama girmeye lüzum yoktur. Yani insan iman edip helal dairesinde yaşarsa hem dünyasını hem de ahiretini mamur etmiş olur. "İslam, insanı dünya hayatından mahrum eder, sadece ahiretini imar eder." gibi bir yaklaşım doğru değildir.
Hem helal dairesi haram dairesinden daha geniş daha huzurlu daha zararsızdır. Mesela, içeceklerden sadece alkol haram kılınırken bütün meyve suları, şerbetler, ayran, soda vesaire hepsi helal kılınmıştır. Alkolün zararı bini geçerken helal içeceklerin hiçbirisi zararlı değildir. Haramlar birkaç tane iken, helaller binlercedir; buna rağmen insan helali yeterli görmeyip harama giriyorsa, azabı hak ediyor.
Diğer taraftan, dünyanın gayrimeşru lezzetleri zehirli dikenler gibidir. Uğursuz bir lezzeti bulunsa da dünyada pişmanlığı, diğer alemde azabı vardır. Alkol yüzünden nice ölümlü trafik kazaları, yaralamalar, cinayetler, boşanmalar meydana gelmektedir. Dünyada sahibine bir ömür boyu pişmanlık ve vicdan azabı çektirir, ahirette de elim azaba duçar eder.
Bu bakımdan, helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i ilahîye ise hafiftir, azdır.(1)
Allah Helal Dairesini Genişletmiş
Bütün mülkün sahibi olan ve dilediğini yapma kudretine sahip Yüce Allah, hiçbir ameli yapmakla zorunlu tutulamaz. Cenab-ı Hak dileseydi, insana faydalı olan ve onun ihtiyaç duyacağı yiyecek ve içecekleri haram kılabilir ve böylece insanı meşakkat ve sıkıntıya maruz bırakabilirdi.
Fakat her işinde pek çok hikmet ve maslahat bulunan Allah Teâlâ böyle yapmamış, haram dairesini oldukça sınırlı tutmuş hatta bunun yanında ya tamamen insana zararlı olan ya da zararı faydasından daha çok bulunan şeyleri insana haram kılmıştır. Mesela, ayetlerde alkol ve domuz etinin “rics” olduğu ifade edilerek onların zararlı olduğuna işaret edilmiş(2), aynı şekilde içkinin zararlarının faydalarından daha fazla olduğu belirtilmiştir.(3)
Allah Her Şeyi İnsanın Hizmetine Vermiş
Yüce Allah kainatı insanın emrine amade kılmış, yeryüzündeki her şeyi insan için yaratmış ve insanı da yeryüzünün halifesi kılarak eşya ve hadiseler üzerinde ona tasarruf yetkisi vermiştir.
Bu açıdan haram olduğuna dair açık bir ayet ve hadis bulunmayan bütün nimetler insan için helaldir ve bu helaller haramlara muhtaç bırakmayacak ölçüde insanın ihtiyacını karşılamaya kafidir.
Bir Haramın Birçok Helal Alternatifi Vardır
Allah hiçbir şeyi haram kılmamıştır ki onun yerine başka bir helal koymamış olsun. Haram kılınan fiil ve nesneler düşünüldüğünde, bunların her birinin yerini tutacak helal alternatiflerinin bulunduğu görülecektir. Örneğin;
- İçki haram kılınmış fakat ona bedel su, süt, bal, ayran ve çeşit çeşit meyve suları gibi pek çok lezzetli içecek helal kılınmış;
- İpeğin haram kılınmasına mukabil yün, pamuk ve ketenden mamul elbiseler helâl kılınmış;
- Zina haram olmasına rağmen nikâh yoluyla bir araya gelmek meşru kılınmış;
- Bazı hayvanların etinin yenmesi yasaklanırken, evcil veya yabanî pek çok hayvan eti mübah kılınmış
- Ve yine faizin yerine birçok alışveriş çeşidi ve ticaret meşru kılınmıştır.(4)
Yüce Allah rahmet ve şefkatinin bir eseri olarak helal dairesini harama nazaran çok daha geniş tutarak, kullarını haramlara girmeye muhtaç bırakmamıştır.
Harama Giren Haddini Aşar ve Azabı Hak Eder
Helal dairesinin harama ihtiyaç bırakmayacak ölçüde geniş olmasına ve haramların da azlığına rağmen hâlâ bir mümin helal dairesiyle iktifa etmeyerek, ölçü ve sınır tanımayarak elini harama uzatacak olursa, haddini aşmış ve dolayısıyla da Allah’ın gazabını hak etmiş olacaktır.
İşte Yüce Allah, “Size verdiğimiz rızıkların en hoş ve temiz olanlarından yiyin. Ama sakın bu hususta haddinizi aşmayın. Yoksa gazabım tepenize iniverir. Kimi de gazabım çarparsa artık o uçuruma düşmüştür.”(5) buyurmasıyla kullarını harama girmeme ve dolayısıyla gazab-ı ilahiye maruz kalmama hususunda ikaz etmiştir.
Kaynaklar:
1) Nursi, Sözler, Altıncı Söz.
2) Maide 5/90; Enam 6/145.
3) Bakara 2/219.
4) Karadavî, el-Halal ve’l-haram, 32-33;
5) Taha 20/81.
Sorularla İslamiyet