Hem reklam yıldızı, hem tüketen, hem de tüketilen

Yaşar SÜNGÜ

Hem reklam yıldızı, hem tüketen, hem de tüketilen

Çözülme önce zihinlerde başladı. Bugünkü medeniyetin iyi tarafları azaldıkça, kötü yanları arttı. Hızla insanoğlunu esir alan teknoloji ve modernizm kadın-erkek ilişkilerini bozdu. 

Modern hayat, kadınların kadınsılıklarını, erkeklerin de erkeksiliklerini tahrip ederek birbirini tamamlayan iki ayrı cinsi, hızla tek cinsiyete doğru itiyor. Küreselleşme bir yandan yerelliği, özgünlüğü yok ederken, diğer yandan da kadınla erkeği aynileştiriyor.

Kadınla erkek cinsiyet olarak birbirine yaklaştıkça da sorunlar ve ihtiyaçlar da birbirine benzemeye başlıyorlar. Sistemin çıkmazı burası.

Öte yandan sisteme hizmet eden teknolojik gelişmeler de aileyi ve aile içi ilişkileri yeniden düzenledi. Kadınlara kendine özgü bir özgürlük algısı sunuldu. "Kendi kendine yetmelisin. Bir erkeğe ihtiyaç duymadan yaşayabilirsin" mesajları gönderildi.

Kadın fıtratındaki, himaye edilme, sahiplenilme, şefkat duyulma ihtiyacı ile gönderilen mesajlar kadınların dengesini bozdu.

Erkek cephesi de kadınlardan farklı değil.
Erkekler de kendilerini nereye konumlandıracaklarını bilememeye başladılar

*

Kadınla erkek arasında bugün büyük bir konumlandırma sorunu yaşanıyor. Birbirlerini bazen tamamlayıcı, bazen de rakip olarak görüyorlar.

Bu yüzden de erkekler evlerine vaktinde gelip eşine yardım etmek, çocuklarıyla ilgilenmek, evin ihtiyaçlarını karşılamak, iç dünyasını paylaşmak yerine; kumandayı ellerine alıp televizyonun başına geçebiliyor veya geç vakitlere kadar arkadaşlarıyla takılabiliyorlar.

*

Bugünkü ekonomik sistemin yaşaması için kadının doğrudan hayatın içinde olması şart. Kadın, hem küresel ekonomik sistemin lokomotifi hem de kölesi.  Şirketler ürünlerini pazarlamak için de kadını kullanıyor, tüketici olarak da. Şirketlerin en büyük tüketicisinin kadınlar olduğunu bilmeyen var mıdır?

Günümüzde üretilen ürünlerin ne kadarı kadınlar için ne kadarı da erkekler için olduğuna yönelik bir araştırma yapılsa, çok ilginç sonuçların çıkacağından eminim.

Kadınlar, genç, güzel ve çekici kadın, yaşlı kadın, çalışan kadın, eş, anne rolleriyle reklamların yıldızı.

Onlar tüketen (belli güzellik kalıplarına uymak için, daha iyi bir ev hanımı ve anne olmak için ürünleri satın alan)" ve tüketilen (güzelliği ve seksiliği ile özgüven kazanan ve bedeni erkek bakışının nesnesine dönüştürülen)" olarak sunuluyor.

Bugünün kadınıyla erkeği, yani insanı, Fatiha suresindeki "Yalnız Senden yardım diler ve yalnız sana kulluk ederiz" sırrından uzaklaştıkça maddenin, makamın, gösterişin kulu ve kölesi oluyor, bunlara sahip olanlardan yardım bekleyerek de eşref-i mahlûkat çizgisinden aşağılara doğru kayıyor.

Modern hayat Yaratıcıyla bağı koparınca tek başına kaldı. Nefis ve benlik devreye girdi. Kadınların vitrine çıkarılması evliliklerdeki dengeyi bozdu. Modern hayat sürekli gözün dışarıda olmasını empoze ediyor. Amerika'da yapılan araştırmalara göre en büyük aldatmaların üçte biri aynı ofis ortamında çalışan insanlar arasında oluyor.

Oysa Bediüzzaman, evliliğe ebedî hayat arkadaşlığı nazarıyla bakıyor.

Her iki tarafın da ebedi hayatı, kendi hayatlarında oturtmuş olmaları gerekiyor.

*

Mevlana'nın pergel örneğindeki gibi sabit doğrularını kaybeden kadın ve erkek, küresel rüzgara göre eğilip bükülmeye başlıyor.

Şimdi de kırmızı çizgiler var ama sabit, kalıcı değil. Modaya, rüzgara göre değişiyor. Modern insanın en büyük çıkmazı, yükü de bu galiba.

Yeni Şafak

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.