Besmele, elbette mana ifade eden bir sözdür. Fakat besmele mânânın da ötesinde temsîlî tarafı ağır basan bir semboldür. Bizim bütün manevi dünyamızı temsil eder. Onun manasının ne olduğundan çok neyi temsil ettiği önemlidir. “Besmele”nin, bir bayrak gibi neyi temsil ettiği birinci plandadır.
Ayrıca besmele, tercümesi de neredeyse mümkün olmayan bir sözdür. “Besmele”deki kelimelerin ayrı ayrı her biri ve cümle içindeki dizilişleri başlı başına bir mucizedir. Bu cümle, tercüme değil, ancak tefsir edilebilir. Tercüme edeyim derken iman, ilim, mantık gibi birçok yönden tehlikelere, hiç olmazsa hataya düşmek ihtimali çok yüksektir. Hele ifade gücü, edebî sanat yönü, söyleyişteki âhenk bakımından “besmele”nin özelliklerinin tercümede korunması asla mümkün değildir. Harflerin çıkış yerleri (mahâric-i hurûf) bakımından ifade ettiği tatlı mûsikî, ritim ve âhenk hiçbir şekilde ifade edilemez. Dudaktan çıkan BE harfi ile başlayıp, sırayla HE harfinin çıktığı göbeğe kadar inip tekrar MİM harfiyle yine dudakta sona ermekle, insanın içindeki bütün harf mahreçlerini dolaşmasındaki güzelliği nasıl telâfî edeceksiniz? Besmele’nin telaffuzu içimizde böyle bir seyahat yaptığı gibi manası da ruhumuzun derinliklerine kadar inmektedir.
Hem her bir Müslüman çocuğu bu sözün ne ifade ettiğini az-çok bilmekte, anlamakta ve hissetmektedir. Bu bakımdan eksik bir taraf kalmamaktadır.
“Besmele”nin dilimize göre mümkün farz edilebilecek tercemesi, şu şekillerden biri olması gerekir:
1. Çok merhamet edici bir Rahmân olan Allah'ın ismi ile, (lâm mânâsına olan tamlama)
2. Rahmân, Rahim olan Allah'ın ismi ile (lâm mânâsına olan tamlama)
3. Rahmân-ı Rahîm olan Allah ismi ile (yahut adı ile açıklama tamlaması )
4. Rahmân Rahim olan Allah adına.
Fakat ilk bakışta bu dört şeklin her birindeki "olan" sıfat bağlacı, yanlış bir anlamaya yol açıyor. Çünkü "olmak" fiili dilimizde hem var olma, hem de durumun değişmesi mânâlarında ortak olarak kullanıldığından dolayı; önceden değil imiş de sonradan Rahmân-ı Rahim olmuş, sonradan meydana gelmiş gibi bir mânâyı ifade edebilir. “Olan” yerine “bulunan” kelimesini de bağlaç olarak kullanmak iyi olmuyor. Bundan dolayı bu bağlacın düşürülmesi ile;
5. "Rahmân, Rahim, Allah'ın ismi ile, veya;
6. "Rahmân, Rahim Allah ismi ile" demek daha doğru olacaktır. Bunda da Allah zat isminin en önemli olan öne alınmasına riayet edilmemiş ve neticede araya giren fiil ile rahmetin arası açılmış olur. Bundan dolayı Allah ismini sıfatları ile beraber bir isim gibi anlatarak;
7. Allah-i rahmân-i rahim ismi ile, veya;
8. Allah-i rahmân-i rahîm'in ismi ile, denilirse doğrudan Allah ismi başlangıç yapılmış olacak ve bununla beraber rahmet bağlantısı yine temin edilemeyecektir.
Bunu "Allah, Rahmân, Rahim ismi ile" şeklinde söylemek dilimize göre hepsinden akıcı olacak ise de; bunda da bir teslis şüphesi akla gelebilir. Gerçi ismi ile denilip, isimleri ile denilmemesi bu şüpheyi ortadan kaldırmak için yeterlidir. Ve aynı zamanda isimlerin ve sıfatların birden çok olması zatın birliğine engel değil ise de böyle teker teker saymak şeklinde üç ismin birer zat ismi gibi düşünülmesi hemen akla geleceğinden bunları sıfat "i"si ile birbirine bağlayarak bir kelime gibi okumak daha güvenli olacaktır. Fakat bunda da terkiplerin birbiri ardında gelmeleri kuşkusundan kurtulamayacağız.
O halde ne tek tek kelimelerini ve ne de terkiplerini tam olarak tercüme etme mümkün olmayan ve hele belağat yönlerini, beyan ahengini nakletmek hiçbir şekilde mümkün olmayan, dudaktan başlayıp bütün karnı dolaştıktan sonra yine dudakta sona eren harflerinin tatlı düzeni bile başlı başına mükemmel ve eşsiz olan ve bununla beraber her Müslümanın çok iyi bildiği ve az çok anladığı bir vecize anlamı bulunan “besmele”yi bir "ile" veya "adıyla" ifade tarzı hatırı için tercüme etmeye kalkışmayıp, her zaman aslına göre söylemek ve bu gibi açıklamalar ve tefsirlerle de mânâsını düşünmeye çalışmak kaçınılmaz bir iştir.
Netice itibariyle “besmele”yi tercüme etmeye kalkışmayıp, her zaman aslına göre söylemek ve açıklamalar ve tefsirlerle mânâsını düşünmeye çalışmak en güzelidir. (Daha fazla bilgi için bk.Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Fâtiha Sûresi)
(Sorularla İslamiyet)