Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Ankebut Sûresi 53-59. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
53-Bir de senden azâbı acele istiyorlar. Hâlbuki belirlenmiş bir müddet olmasaydı, o azab onlara mutlaka gelirdi. Ve şübhesiz ki (o istedikleri azab), kendilerine haberleri olmadan ansızın gelecektir.
54-Senden azâbı acele istiyorlar. Doğrusu Cehennem, kâfirleri gerçekten kuşatıcıdır.
55-O gün o azab onları hem üstlerinden, hem ayaklarının altından kaplayacak ve (Allah onlara): “Yapmakta olduğunuz şeyleri tadın!” diyecektir.
56-Ey îmân eden kullarım! Şüphesiz ki benim arzım geniştir; öyle ise ancak bana kulluk edin!
57-Her nefis ölümü tadıcıdır;(*) sonra ancak bize döndürüleceksiniz.
58-Îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, elbette onları altlarından ırmaklar akan Cennetteki yüksek makamlara yerleştireceğiz. Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (Böyle sâlih) amel işleyenlerin mükâfâtı, ne güzeldir!
59-Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.
(*) “İhlâsı (hakka uymayı nefsin arzularına uymaya tercîh etme hasletini) kazanmanın ve muhâfaza etmenin en müessir (te’sirli) sebeblerinden birisi, râbıta-i mevttir (ölümü düşünmektir). Evet, ihlâsı zedeleyen ve riyâya (gösterişe) ve dünyaya sevk eden, tûl-i emel (uzun vâdeli arzular) olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, râbıta-i mevttir. Yani ölümünü düşünüp, dünyanın fânî olduğunu mülâhaza (idrâk) edip, nefsin desîselerinden (hîlelerinden) kurtulmaktır.” (Lem‘alar, 21. Lem‘a, 170)