Dünyada, İslâma teslim olanların sayısı arttıkça ‘ifsat şebekeleri’ adeta ‘panik atak’ geçiriyor. Bu şebekeler, her fırsatı kullanıp insanları ‘fıtrat dini olan İslâm’dan uzak tutmak da istiyorlar. Bu beyhude gayretler elbette sadece günümüzde şahit olunan hadiseler değil. Bu mücadele geçmişte de yaşanmış ve kıyamete kadar da devam edeceği yine herkesin malûmudur.
Üzücü olan nokta, İslâm dinini ve Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed’i karalamaya çalışanlara bazı safdillerin bilerek ya da bilmeyerek yardımcı olmasıdır. Meselâ, geçen haftalarda Fransa’nın başşehri Paris’de düzenlenen “Türk Mevsimi Etkinlikleri” çerçevesinde yer alan bir konserde Peygamberimize hakaret edildiği kamuoyuna yansıdı. Değil Paris’te, dünyanın neresinde olursa olsun böyle hakaretlere ‘kökten’ itiraz edilmeli. Bu hakeretin “Türk Mevsimi Etkinlikleri”nde ve netice olarak Türkiye’nin parasıyla düzenlenen bir konserde olmuş olması ise işin tuzu-biberi olmaktadır.
Fransa’da meydana gelen bu skandal, tarihte yaşanan ve yine herkesin bildiği bir hadiseyi hatırlattı. Sultan ll. Abdülhamid döneminde Fransa’da sahneye konulan bir ‘tiyatro’da Peygamberimize (asm) hakaret edildiği haberi duyulmuş. Avrupalılar nezdinde Osmanlı’nın “Hasta adam” olarak isimlendirildiği o dönemde bile Sultan ll. Abdülhamid büyük gayret göstererek (1890’da) sahneye konulan o çirkin ‘piyes’in engellenmesini sağlamıştır. Daha da geriye gidersek Kanunî Sultan Süleyman, o dönemde Avrupa’ya yaygınlaşmaya başlayan ‘dans’ı bir emriyle yasaklamıştı.
Aradan yıllar geçti ve gelinen noktada dolaylı da olsa bizim paralarımızla düzenlenen bir faaliyette Peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakaret edilme cür’eti gösterildi. Bu çirkinliği yapanları da, sebep olanları da, engel olmayanları da kınıyoruz!
Bununla birlikte şunu da hatırlatıyoruz ki; böyle çirkinliklerle insanlığın ‘fıtrat dini olan İslâm’a teslim olması engellenemez. Işıktan rahatsız olan ‘yarasa’lara rağmen İslâmın doğruluğu ve doğru İslâmiyet, insanlıkla buluşacak.
Tarih şahittir ki İslâmı gölgelemeye çalışan her hareket, aksine İslâmın yayılmasına sebep olmuştur. Aynı şekilde Kâinatın Efendisi, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (asm) karalamaya çalışan her gayret, sahnelenen her oyun; onun daha iyi tanınmasına kapı aralamıştır. Geçen yıllarda sahnelenen çirkin karikatürlerin neticesi de öyle olmadı mı? Barış dini olan İslâmı, terörle eşdeğer göstermek için ABD’de sahnelenen 11 Eylül 2001 ‘İkiz Kule’ tuzağı da İslâmın daha fazla tanınmasıyla neticelenmedi mi? Onlar üfledikçe İslâm güneşi parlıyor, şükürler olsun...
Paris’te düzenlenen “Türk Mevsimi Etkinlikleri”nde Peygamberimiz’e (asm) hakaret edilmesi sonrasında “hiçbir şey olmamış” gibi davranan Türkiye’nin idarecileri başta olmak üzere herkesi uyanmaya, hakikatleri dile getirmeye ve yanlış yapanları ikâz etmeye çağırıyoruz. İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez; vesselâm...
Yeni Asya