Herkesin ağabeyi farklı olunca; cemaat olunamıyor, kardeş olunamıyor, ihlâs ise hiç oluşmuyor. Ama herkesin ağabeyi hakikatler olunca; birlik oluşuyor, sevgi – saygı oluşuyor ve tüm ağabeyler, kardeşler muhabbet görüyor. Kısaca; tek yürek, tek cemaat olunuyor…
Ehli küfür, İslam’ı yok etmeyi ve Müslümanları parçalamayı kendilerine vazife edindikleri için; dünya görüşleri, beğenileri, milliyetleri ne olursa olsun cemaat olmuşlar, birlikte hareket ediyorlar ve bunun için Müslümanların hali ortada... İslam Âlemi ne zaman sadece Kur’an ve sünneti kendilerine yol gösterici olarak görmüş ise, tali yollardan ana yola geçerek, muazzam bir konvoy oluşturmuşlar ve maddi manevi inkişaf ederek haçlı ordularını dize getirmişlerdir. Ve tüm tali yolları bile bu birliktelik nurlandırmıştır... Hedefleri ana yol olanların, meşrep farklılığı olsa da, daima Kur’an ve sünnet yol gösterici aynı zamanda kendilerine hoca ve ağabeyi olmuştur. Böylece farklılıklar ortadan kaldırmıştır, fıtri farklılığı ise bir dal gibi, bir arada tutmuştur. Elbette herkes çiçek olamaz, herkes meyve ve yaprak olamaz ama bir kökten beslenince, bir dalda gözlere güzellik katıyorlar, huzur verici oluyorlar... Yaprak ve çiçek olmak önemli değil; aynı daldan aynı meyveye hizmet etmektir önemli olan. İşte bunun için ne kadar mezhep, tarikat, meşrep, tasavvuf ehli olsa da, hakikat vahdaniyet olunca, birlik kaçınılmaz oluyor. Gelelim bizi ilgilendiren meseleye:
Her Nur Talebesi, İman ve Kur’an hizmetinde, Risale-i Nurlara layık bir talebe olmak istiyor ise; en birinci ağabeyi Risale-i Nurlar olmalıdır. Böyle olduğunda, hiç kimse ne ağabeylere karşı, ne de Nur talebelerine karşı saygısızlık yapmış olmaz ve de uhuvveti bertaraf edecek bir tutum sergileyemez. Risale-i Nurları kendimize ağabeyi ettiğimiz vakit, kocaman bir cemaat olmuş oluruz ve Risale-i Nurlara hizmetkâr olmuş ağabeyler bizim ağabeyimiz, kardeşler ise kardeşimiz olur. Ama falan hoca, filan ağabeye böyle dedi durumu söz konusu olunca, farklı yollar türer, ihlâs ve uhuvvet inşa edilemez! İşte böyle çok sesliliğin ortaya çıkmaması için; Risale-i Nur ağabeyimiz bakın bu hususta böyle dedi diyerek, tek sese kavuşmuş oluruz, gerçekten bir oluruz ve bu muazzam birliğin gücü daha çok iman kurtarmaya ve fitne kapılarını kapatmaya vesile olur.
İman hususunda her meseleyi en güzel ve ikna edici şekilde ortaya koyan Risale-i Nurlar, elbette cemaat olma ruhunu ve kardeş olma becerisini de bize en güzel şekilde gösteriyor. İmâni meselelerde Risale-i Nur ağabeyimizi dinlediğimizden dolayı inşallah kurtuluşa eriyoruz; evhamlardan – vesveselerden kurtuluyoruz. Ne yazık ki hizmet noktasında, uhuvvet ve ihlâs noktasında herkes kendi ağabeyinin ağzına baktığından dolayı muvaffak olunamıyor. Uhrevi meselelerde nurlara teslim olduğumuz gibi hizmet noktasında da teslim olacağız ki o zaman ağabeyimiz bir olsun ve bu birlikten birlik doğsun.
Farklı ağabeyler ve tarzlar, birlikte yol almayı, birlikte sevinmeyi, birlikte ehli küfür karşısında birbirimize destek olarak hareket etmeyi sağlamadı, bu diğer cemaatler içinde geçerlidir. Üstadımızın zamanında, ağabeylerimizin ağabeyi Risale-i Nurlar olduğu için hem birlik olundu, hem de her birisi muazzam birer ağabeyi oldular... Yanlış anlaşılmasın; elbette ağabeyler olacak ama hepsinin ağabeyliğine asıl kıymeti vermiş olmak için ağabeyimiz Risale-i Nurlar olmalıdır. Zira Risale-i Nurlar ağabeyi olduğu zaman, muhabbet sıkı, saflar sıkı olur ve araya şeytanlar giremez. Böyle bir birlik tüm şerleri ortadan kaldırmış olur...
İşte kâinatta hükmeden birlik, düzen sağlıyor, devlet yönetimlerinde birlik güç sağlıyor, ailede birlik bile muvaffakiyet getiriyor. Böyle özelliklere sahip olan birliği hizmette de ancak bir ağabeyi yani Risale-i Nur ağabeyi sağlar.
Birliği, vahdeti savunanlar, kendi aralarında bir olmaz ise birlik hakikatine ters düşmüş olurlar. Sadece bir misal sanırım yeter: Bir grup, gerçek manada, Risale-i Nurları kendine ağabeyi etsiydi, bugünkü noktaya gelmezdiler... Kendilerine bir ağabeyi edindiler ve o ağabeyinin hatalarına rağmen ağabeyi edinmekte ısrar ettiler ve hizmette hata üstüne hata işlediler… Siyaset âleminde hata ettiler ve bu gün CHP gibi Bediüzzaman’ın nefret ettiği can düşmanları ile aynı cephede yer aldılar… Bunun için de Türkiye’nin secdeye giden başına düşman kesildiler. Demek ki her ağabeyi veya hoca insanları her zaman doğru yola yönlendirmiyor. Üstadımızın fotoğrafını koyup, Üstadımızın gayesinin dışında hareket etmek, yanlış ağabeyler edinmektendir.
Hepimizin hizmette ihlâslı davranmamıza ve başarılı olmamıza ve de imansızlık pençesinde olanlara daha çabuk imdat etmemize tek bir sır var, o da; acilen Risale-i Nurları ağabeyi edinmektir. Risale-i Nurları kendine ağabeyi eden tüm ağabeylere ve kardeşlere selam olsun ve Allah muhabbetimizi onlara daim etsin. Şunu unutmayalım ki; üstadın varislerini ve has talebelerini ağabeyi eden sadece üstada hizmetleri değildir, Risale-i Nurları kendilerine ağabeyi etmeleridir. Bu anlayışta olan herkes ağabeyimizdir ve her nur talebesi kardeşimizdir. Bir şart var ki; Risale-i Nur ağabeyimiz ne diyorsa o olmalı! Böyle bir ağabeyi can kulağı ile dinleyen insan birden fazla ağabeyinin dediğinin etkisinde kalmaz. Evet, o zaman konuşan yalnız hakikat olur. Risale-i Nurları ağabeyi eden ağabeylerimizin mekânları cennet, hayatta kalanın ömründe bereket olsun inşallah. Sürçülisan olduysa affoluna!