Herkesin sahip olduğu bin kubbeli saray

Günlük Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

Senin vücudun bin kubbeli harika bir saraya benzer ki, her kubbesinde taşlar, direksiz birbirine baş başa verip muallâkta durdurulmuş.

Belki senin vücudun, bin defa bu saraydan daha aciptir. Çünkü, o saray-ı vücudun, daima, kemâl-i intizamla tazelenmektedir. Gayet harika olan ruh, kalb ve mânevî letâiften kat-ı nazar, yalnız cesedindeki herbir âzâ, bir kubbeli menzil hükmündedir. Zerreler, o kubbedeki taşlar gibi birbirleriyle kemâl-i muvazene ve intizamla başbaşa verip, harika bir bina, fevkalâde bir san'at, göz ve dil gibi acip birer mucize-i kudret gösteriyorlar.

Eğer bu zerreler, şu âlemin ustasının emrine tâbi birer memur olmasalar, o vakit herbir zerre, umum o cesetteki zerrelere hem hâkim-i mutlak, hem herbirisine mahkûm-u mutlak, hem herbirisine misil, hem hâkimiyet noktasında zıt, hem yalnız Vâcibü'l-Vücuda mahsus olan ekser sıfâtın masdarı, menbaı, hem gayet mukayyet, hem gayet mutlak bir surette olmakla beraber, sırr-ı vahdetle yalnız bir Vâhid-i Ehadin eseri olabilen gayet muntazam bir masnu-u vâhidi o hadsiz zerrâta isnad etmek-zerre kadar şuuru olan, bunun pek zâhir bir muhal, belki yüz muhal olduğunu derk eder. (23. Lem'a, Tabiat Risalesi, s.184)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
MUALLÂK : Askıda, havada boşlukta duran.
KEMÂL-İ İNTİZAM : Tam düzen, mükemmel intizam.
LETÂİF : Mânevî duygular, güzel, hoş ve ruhla ilgili hisler.
KAT'-I NAZAR : Bakmamak. İtibar etmemek. * Alâkayı kesmek.
ÂZÂ : Üye; organ, bedenin her bir uzvu.
KEMÂL-İ MUVÂZENE : Tam denge, tam ölçülülük.
HÂKİM-İ MUTLAK : Hiçbir şekilde tasarrufuna sınır konulmayan tam hüküm sahibi Allah.
MAHKÛM-U MUTLAK : Mutlak mahkûmiyet.
MİSİL : Benzer.
VÂCİBÜ\'L-VÜCUD : Varlığı zarurî ve şart olan, varlığı gerekli olan ve yokluğu düşünülemeyen, varlığı zâtî, ezelî, ebedî olan; varlığı, vücud tabakalarının en sağlamı, en kuvvvetlisi, en esaslısı ve en mükemmeli olan.
EKSER : Pek çok.
MASDAR : Kaynak, bir şeyin çıktığı yer.
MENBÂ : Kaynak, merkez.
MUKAYYED : Bağlı, kayıtlı, sınırlı.
SIRR-I VAHDET : Birlik gerçeği. Allah\'ın birliği hakikatı.
VÂHİD-İ EHAD : Bir olan ve birliği her bir şeyde tecellî eden Allah.
MASNÛ-U VÂHİD : Bir tek sanatkârın elinden çıkmış olan harika sanat.
ZERRÂT : Atomlar, zerreler.
İSNAD : Dayandırma, mal etme.
ZÂHİR : Görünen, açık, dış yüz.
MUHÂL : İmkânsız; olması mümkün olmayan.
DERKETMEK : Bir şeyin en esasını, dibini öğrenmek, iyice anlamak.

Risale-i Nur Haberleri