Türkiye’nin önünü tıkayan ve ufkunu karartan ‘başörtüsü yasağı’nı savunanlar; ‘dünya dönmüyor, yerinde sayıyor’ diyenlerin durumuna düşmüş haldeler. Bu o kadar aşikâr olarak görülüyor ki, kanunsuz yasağı ‘cesaretle’ savunanlara rastlamak mümkün değil. Gerçi yasağı savunuyorlar, ama bunu yaparken öyle ‘çürük’ delillere el atıyorlar ki, bütün dünya onların yaptığını görünce ‘denize düşen yılana sarılır’ tesbitini hatırlıyor...
Zaman zaman ifade etmeye çalışıyoruz. Başörtüsü meselesi sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da gündeminde. Aradaki fark; bizde başörtüsü ‘kamusal alan’ yalanına sığınılarak engellenmeye çalışılırken, hür dünyada ise başörtüsünü, olması gereken gibi ‘baş üstünde’ tutuyor! Bunun en son örneği, Amerika Başkanı Barack Obama’nın ‘başörtülü bir uzman’ı kendisine danışman tayin etmesidir!
Herkesin bildiği gibi ABD Başkanı Obama, başörtülü bir ‘uzman’ olan Dalia Mogahed’i yeni kurulan “Başkanlık Din Danışma Kurulu”na tayin etmiş. Mogahed, İslâm ülkelerinde başörtülülerin yaşadıklarına bakarak kendi konumuna ‘ironik’ buluyormuş. Tekrarlayalım: ABD Başkanı Obama, başkan olduktan sonra ilk iş olarak “Başkanlık Din Danışma Kurulu” kuruyor ve buraya bir başörtülü ‘uzman’ tayin ediyor. Niçin? ABD vatandaşı olan Müslümanlarla daha iyi irtibat kurabilmek ve dolayısı ile İslâm ülkeleriyle doğru ilişki için!
Yeri ve zamanı geldiği için hemen soralım: Halkın neredeyse tamamının ‘Müslüman’ olduğu Türkiye’de; Cumhurbaşkanı’nın danıştığı böyle bir ‘kurum’ ve fikir aldığı böyle ‘resmî danışman’ var mı? “Biz laikiz, bu işler bize uymaz” diyenler sadece dünyanın kendilerine gülmesine sebep olur!
Peki, Obama; Türkiye’yi ziyareti esnasında bu başörtülü danışmanını da yanında getirseydi, bizdeki laikliğin arkasına sığınan ‘yasakçılar’ ne yapacaktı? Obama’nın danışmanına da ‘Burası kamusal alan’ diyebilecekler miydi? Demiş olduklarını varsayalım; Obama ve dünya bu tavrı nasıl yorumlardı? Obama’nın ‘dünkü’ ziyaretinde bu başörtülü danışman yer almadıysa da muhtemelen önümüzdeki ziyaretlerinde yer alacak ve alabilir. O zaman ne diyeceklerini, doğrusu şimdiden merak ediyoruz...
Obama’nın yeni ‘başörtülü din danışmanı’ aynı zamanda “Who İs Talking for İslâm” (İslâm Adına Kim Konuşuyor?) İsimli kitabın da yazarı. Mogahed bu kitabı, dünyaca ünlü insan kaynakları ve istatistikler ve araştırmalar şirketi olan Gallup’ta çalıştığı yıllarda, Gallup’un Müslüman toplum hakkında bir araştırma yapma talebi üzerine yazmaya başlamış.
Mısırlı bir ailenin çocuğu olan Mogahed, beş yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika’ya gidip Wisconsin eyaletindeki Madison şehrine yerleşmiş. “İslâm Adına Kim Konuşuyor?” isimli çalışmayı hazırlarken tam 300 bin Müslümanla görüşmüş. Mogahed bu konuda şöyle diyor: “Başkasının değil, sokaktaki Müslümanın aile, inanç, demokrasi, şiddet ve kadının rolü hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istedik. Müslümanlar adına konuşanların bu konulardaki düşüncelerini çokça dinliyorduk ama ‘sokaktaki Müslümanınkini duymuyorduk. Altı yıl süren, 300 bin Müslüman’la birebir konuşulan çok geniş bir çalışma ile Müslüman nüfusun yüzde doksanını kapsayan bir tarama yaptık. Sonuçlar ezber bozacak kadar çarpıcıydı. Amerika’daki Müslümanlar, ortalama Amerikalıdan daha genç ve daha eğitimliydi. Toplumla bütünleşme, ortak değerleri sahiplenmede diğerlerinden daha gayretli ve başarılıydılar.” (Aksiyon, 27 Nisan - 3 Mayıs 2009)
Bütün dünyanın ilgi gösterdiği Mogahed, “Beyaz Saray’da neler yapmayı planladığı konusunda da şöyle konuşmuş: “Büyük heyecan duydum ve hâlen aynı heyecanı yaşıyorum. Ülkeme, mesleğime ve hepsinden öte Rabbimin dinine hizmet edeceğim için heyecanlı ve onurluyum. Allah’a bana bu imkânı verdiği için tevazu ile şükran duyuyorum. Amacım bu komite içinde dünya Müslümanlarının sesi olmak. Zaten oraya kendi fikirlerimi değil, Müslümanların fikirlerini aktarmak için seçildiğime inanıyorum.”
Beyaz Saray’ın başörtülü danışmanı Mogahed, Türkiye’yi ve dolayısıyla ‘yasakçılar’ı da yakından izlediğini söylüyor: “Yakından izlediğim için biliyorum. Bazı Arap ülkeleri ve Türkiye’de başörtülüler okullara ve devlet dairelerine alınmazken, başörtülü bir bayanın Beyaz Saray’da danışman olması gerçekten ironik. Ama demokrasi, insan hakları ve yasal eşitlikler açısından bakıldığında, göreve lâyık olan kişinin ne dini, ne ırkı, ne de kıyafeti önemlidir. Ve normal olan da budur. Bütün vatandaşlarına tutarlı ve eşit şekilde uygulanan Amerikan kanunlarına göre, vatana hizmet konusunda herkes aynı hakka sahiptir. Buna kısaca fırsat eşitliği ve inanç özgürlüğü diyebiliriz.”
Bizdeki ‘yasakçılar’ın sorusu da sorulmuş ‘başörtülü danışman’a: “Yani şimdi siz Amerika’da laikliği tehdit etmiş olmuyor musunuz?” Mogahed’in cevabı şöyle: “İnandığı için başörtüsü takan bir insan olarak neden laikliği tehdit edeyim ki? Barack Obama, başkanlık devir-teslim töreninde ‘bizim gücümüzün kaynağı, dinî ve kültürel açıdan zenginliğimizdir’ dedi. Zaten, ‘başkanlık din danışma komitesi’nin kuruluş sebebi de budur. (...) Hayır, ben tehdit olarak sorunun bir parçası değil, katılımcı olarak çözümün bir parçasıyım. ‘Başkanlık din danışma komitesi’nde bunun için varım.”
‘Başörtülü danışman’ın Türkiye’deki genç kızlara da tavsiyesi var: “Onlara ve bütün genç kızlara şunu tavsiye ediyorum: Kendinize büyük hedefler seçin ve her gün bu hedefe ulaşmak için o büyüklükte çaba sarf edin. Sevilmekten çok saygı duyulmayı gaye edinin. Kendinize minik kazançlarla vazgeçemeyeceğiniz yükseklikte değerler ve idealler seçin. Bunları yaparsanız hem dostlarınız hem de düşmanlarınız size hayranlık duyacaktır.”
Yasakçılar için ‘küresel ısınma’yı engellemek imkân haricinde. Bir an önce insafa gelmelerinde fayda var. Sular tersine akamayacağı gibi, dünyaya rağmen kanunsuz bir yasağı sürdürebilmek de mümkün değildir. Dünya, “Her ‘başkan’a bir başörtülü danışman” dönemine giriyor...
Yeni Asya