Dünyadaki en yumuşak şey nedir diye sorulsa et derim.
İnsan ettir, ölüyse kemiktir.
Hayat, sadece yumuşacık bir şeydir.
Dünya yükünü omuzlayan hayatını ve hayatları çekilmez kılan bir et yığını.
İşte, insan bütün kibri, günahı ve zulmü bu aciz et üzerinden yapıyor.
Her an ezilebilecek, kesilebilecek ve parçalanabilecek olan vücudu ona heva ve hevesini ilah etme pişkinliği sunuyor.
Ölümlülüğünü unutup cinayet işleme vahşiliği cesaretini ve onu acizken, fakirken ve zayıfken besleyen, kollayan ve koruyana gaflet gösterebilme utanmazlığını sergileyebiliyor.
İslam’ın 6. şartı neden haddini bilme derler, bilir misiniz? Çünkü haddini bilmeyen ne emirleri tam yapar ne de haramlardan hakkıyla kaçınabilir.
Emri yerine getirmemek gibi haram işlemek de haddi aşmaktır.
Acizliğini, fakirliğini ve izlendiğini unutup “canım ne isterse onu yaparım” demektir.
Oysa elindeki hepsi ev sahibinin ikramı ya da emanetidir.
Bizim hiçbir şeyimiz yok, biz dahi bizim değiliz gerçekte ama her günahımızda firavunluk saklı.
Rızkı veren sen değilsin ki bak paramla para kazanıyorum diyor Karun nefis.
Öldüren sen değilsin ki ben de öldürüyorum diyor katil Nemrut nefis.
Akıldan dolayı sorumlu tutuyorsun beni ama alkol ile atıyorum geçmiş endişesini ve gelecek kaygısını diyor gafil Neron nefis.
İstediğimi yerim, istediğimi içerim, istediğim keyfi ve lezzeti tadarım, sahip benim diyor sapkın Ebu Cehil nefis.
“Her günahta küfre gidecek bir yol vardır.”
Her günah kul ve Yaratıcı arasındaki haddi aşmaktır.
Kulluğunu bilmemek ve Allah’ı eksik tanımak ve hatırlamamaktır.
Nefsi ilahlaştırma ile gaflet ve dalalet yoluna girip iki dünya ve yaşam nimetini unutmaktır.
Onun için ey insan sen sadece bir et yığınısın ama mucizeli bir kıvamsın.
Bunu da hiç kendinden bilme, farz etme hatta aklına bile getirme.
Çünkü sen kendinde bir hiçsin. Hiçlikten her şeyi verene ve kalp Kabesine yönel.
(AD)