Türk televizyonlarında her ramazan ayında defalarca gösterilen Çağrı filmi son zamanlarda cep telefonlarında kulağa hoş gelen müziği ile de gönüllerde estetik haz tattırmaya devam ediyor.
Sanatı estetik haz ve tavır takınılarak yapılan her türlü eylem olarak tarif eden sanat tarihçisi ve estetisyenler gönüllerde yaşamı hiç sona ermeyen eserleri de “Klasik” kavramı ile tanımlarlar.
Konusu itibariyle İslam dünyasında olduğu kadar Amerika ve Avrupa’da da ilgi çeken Çağrı Filmi’nin (The Message) kadrosunda Suriye kökenli Amerikalı yönetmen Mustafa Akkad ve oyuncular; Anthony Quinn, Irene Papas, Michael Ansara, Michael Forest gibi müziğini yapan Maurice Jarre de yer alır. New Age adlı müzik akımının önde gelen temsilcilerinden biri olan Fransız besteci Jean-Michel Jarre’ın da babası olan ünlü müzisyen yüzden fazla filmin müziğine imza atmış üç Oskarlı bir sanatçıdır. Arabistanlı Lawrence (1962), Dr. Jivago (1965), Çöl Arslanı Ömer Muhtar (1980), Shogun (1981),Ölü Ozanlar Derneği (1989), Düşlerimdeki Afrika (2001) bunlardan bir kaçıdır.
Tabii ki Çöl Arslanı Ömer Muhtar filmini de Ramazan ayında sık sık televizyonlarda izledik. Henüz daha yeni ve kaliteli dini içerikli filmler yapılmadığı da bir realite.
Çekimleri 1976 yılında Kaddafi’nin de teşviki ve yardımları ile Libya’da tamamlanan Çağrı filmi İslam dünyasında ve bilhassa Arap aleminde çevrilmiş işi ucuza kapatan İslami filmlerin hiç birinde bulunmayan çok iyi harmanlanmış sanatsal değerler içerir. Çekimleri sırasında çölde oluşturulan film setinde, çetin çöl yaşamı ve kum fırtınaları ile cedelleşen film ekibi İslamın yüce peygamberinin yaşam zorluklarını araştırırken, peşinde sürüklenen ünlü “soundtrack” üstadı Maurice Jarre de ilhamını çöl gecelerinde kum fırtınaları ve deve adımlarından alır.
Çağrı filminin Er Risale adında tamamen Arap sanatçılarla aynı sette çekilmiş başka bir versiyonu da sık sık Türk izleyicilerini Ramazanlarda ziyaret eder. Amerikan aleyhtarı ülke ve insanları Çağrı’nın görsel şöleninden mahrum etmemek için Kaddafi’nin düşündüğü zekice bir girişimdir bu.
Çağrı filminin en ses getiren sahneleri şüphesiz Hz. Peygamberi (asm) tasvir etmeme titizliği ile hazırlanmış en sessiz bölümleridir. Vahiy gelme anındaki yanan alevler ve Kabe’deki putlara uzanıp birer birer deviren asası içimizdeki putları da yakar kavurur.
Cahilliye devri Araplarının vahşetini gözler önüne sererek İslamiyetin getirdiği şefkat ve erdemi ders veren sahneleri, ne yazık ki bundan ders almayan vicdansız 21. yüzyıl teröristlerinin yüzüne, şamar gibi inmektedir.