Birçok tefsir kaynağına baktıktan sonra ilgili ayetin sahih bir tercümesinin şöyle olduğuna kanaat getirdik.
“Kadeynâ” fiili, ‘ila” harf-i cerle kullanıldığı zaman, “vahiy etmek, kesin hükmü bildiren bir tarzda vahyetmek” manasına gelir. Buna göre “Ve kadeyna ileyhi”nin manası: “Biz ona/Lut’a vahyettik”
Zâlike: Uzağı gösteren bir ismi işarettir. Türkçe’de ‘O’ zamiriyle ifade edilir.
el-emre: Başındaki el takısı “ahd-ı harici” manasına olduğu için, “Allah ile Lut peygamber arasında belli olan iş, durum, mevzu” anlamına gelir.
Buna göre, “Zâlike’l-Emre”, “ O iş, durum” olarak tercüme edilebilir.
Dâbire/dâbir kelimesi, arka, bir şeyin arkası manasına gelir. Ancak bir şeyin arkası aynı zamanda kökü olduğundan meallerde bu kelime kullanılmıştır ki doğrudur.
Hâulâi: Onlar demektir.
Maktûûn: Kesiktir, kesilmiş olacaktır” anlamındadır.
Musbihin: Asbeha fiilinden ism-i failin çoğuludur. Ve hal durumundadır. Manası: Sabahladıklarında, sabaha vardıklarında, sabaha ulaştıklarında, sabaha çıktıklarında veya bunlar varırken, çıkarken şeklinde olabilir.
Ayetin tam meali şöyledir:
“Biz ona /Lut’a o emri/durumu kesin olarak vahyettik/bildirdik ki: Onlar Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilmiş olacaktır.”
Sorularla İslamiyet