Hicret: Zulüm ve baskıdan, hürriyete hicret,
Akrabadan, eşten, dosttan; kardeşlere hicret.
Vahşetten, medeniyete; Medine’ye hicret,
Sûretten, Sîrete; serâdan, süreyyâya hicret.
Kendini bilerek, benlikten, Bir’liğe hicret,
Kıymet bilmeyenden, vefâya, safâya hicret.
Aliyyülmurtaza’dan sadâkat, candan ferâgat,
Ölümü hakîr görüp, kahramanca şecâat.
Resûl-i Zî-şân’dan, dua, niyaz, şehâdât
Bir parça kumu; yüzlere serpip; seyâhat.
Sıdîk-ı Ekber, yoldaşı olmuş, cansiperane,
Kılına zarar gelmesin demiş; olmuş pervane.
“Korkma; Allah bizimle,” demiş, Resûl-i Zîşân,
Mevcûdât-ı âlem ki; Nuruyla, eder seyran.
Muhâcire kucak açtı, Ol, Ensâr-ı Güzîn,
Birleşirken bedenleri, belirdi buruk hüzün.
Ellerinde ne varsa, yarısını verdiler,
İslâm kardeşliğini, böylece gösterdiler.
“Talâalbedru” ile karşılandı ol Nebî, (a.s.v.)
İslâm’ın inkişafı, oldu bunun sebebi.
Şimdi orda medfûndur, ol Nebîler Nebîsi,
Medîne: Sabah-ı Haşrin, başlangıç silsilesi.
Yeni bir çağ açarak, takvim oldu, hicreti,
Muharrem-i mübârek, derc etti bereketi.
Kıymet verilen bir ay, ol mübarek Muharrem,
Büyük inkılâp olmuş, kabûle şayan tövbem.
Yüce Peygamberlerin, halâsına vesile,
Bu ayda bitiverdi, onca çekilen çile.
Gelin hicret edelim, hasetten, husumetten,
Ölü eti dişleyen, menhûs-u vahşiyetten.
Benlikten hicret edip, Bir’e vasıl olalım,
Ümmet ile cem olup, geniş derya bulalım.
Kutlu olsun yılbaşı, hem Muharrem ayımız,
Kardeşlik kuvvet bulsun, artıp dursun sayımız.