Jön Türklerden oluşan İttihad ve Terakkinin, "31 Mart Olayı" ile birlikte devlet yönetimine bütünüyle el koymasının ve Abdülhamid’in tahttan uzaklaştırılmasının bir dış tertip olduğu, daha sonraki yıllarda, bu olayların içinde aktif olarak bulunanların itirafları ile ortaya çıkmıştır.
Bunlardan birisi de Rıza Tevfik’tir. İngiliz Sefaretine gittiklerini ve orada kabul edilmediklerini esefle ifade eden Rıza Tevfik bu kabul edilmeyişin sebebini yıllar sonra bir İngiltere seyahatinde, eski dostu ve Türkiye Büyükelçisi Lord Nikılsın’dan öğrenecek ve bir kez daha büyük bir üzüntü duyacaktı. Lord Nikılsın bu görüşmede:
"Dostum Rıza Tevfik Bey. Biz Jön Türkleri teşvik ettik. Onlardan büyük bir netice bekliyorduk. İhtilal olacak; istibdad ile beraber sultan da ve bahusus temsil ettiği Hilafet müessesesi de alaşağı edilecek. Fakat aldanmış olduk. Beklediğimiz neticeyi alamadık. Zira ihtilal yaptınız, gerçi Kanun-u Esasi geldi, fakat Sultan da ve hele hilafet müessesesi de yerinde baki… Biz Mısır’da, bilhassa Hindistan’da İslam kitlelerini idaremiz altına alabilmek için milyonlarca altın harcadık, muvaffak olamadık. Hâlbuki Sultan? Yılda bir defa bir ‘’selam-ı şahane’’, bir de Hafız Osman Kur’an-ı Kerim’i gönderiyor, bütün İslam ümmetini, hudutsuz bir hürmet duygusu içinde emrinde tutuyor. İşte biz ihtilalden ve siz Jön Türklerden ihtilal sonunda Sultanların da, Hilafet’in de, yani bir selam-ı şahane ve bir Hafız Osman Kur’aniyle kitleleri avucunda tutan kuvvetin de devrilmesini bekledik, aldandık. İşte bu sebeple bir soğuk âdem-i kabul gördünüz.’’ diyecek ve İngiltere’nin gerçek niyetini ortaya koyacaktı. İngiltere, bu menhus hedefinden asla vazgeçmeyecek, Hilafetin doğrudan Türk Hükümeti eliyle kaldırılması fikrini, 1923’te Lozan’da kabul ettirecekti.
Bediüzzaman, "Jön Türkler" ile ilgili olarak kendisine sorulan bir suale cevap verirken, sosyal ve siyasi hayatta dikkat edilmesi gereken çok çarpıcı bazı tespitlerde bulunur.
A. Kadir Hacıüzeyiroğlu'nun yazısı için TIKLAYINIZ