Hilâl-i Ahdar

Mehmet Yusuf AKBAŞ

Yeşilay 5 Mart 1920 de yeşil hilal anlamına gelen Hilal-i Ahdar adıyla kurulmuştur. Yeşilay'ın kuruluşuna sebep olan  ortam Kurtuluş savaşıdır. İngilizler İstanbul’u işgalinden itibaren, gemiler do­lusu içki getirerek Müslüman halka parasız olarak dağıtmaları savaşın bir diğer yönünü gösteriyordu. Beyin uyuşturan içkileri dışardan getirip İstanbul’a sok­maları uyuşturulmuş beyinli,  geleceği düşünmeyen, yurt savunmasına katılmayan, vatan elden gitmiş ne olur ki diyebilecek, duygusuz , hissiz , başıboş , eyyamcı , serseri bir gençliğin oluşması düşmanın işini kolaylaştıracaktı . Şimdide toplumumuzda beyni uyuşturan planlar devam ettiğini hepimiz şahit olmaktayız. Suriye’deki durum bunun en canlı şahididir. İngilizler gemilerle getirdikleri içki ve uyuşturucuları kıyı kentlerinde Rum kadın ve kızlarını da kullanarak bu içkilerin gençler arasında yayılmasını sağlıyorlardı. İngilizler, halkın ahlâkını bozmak suretiyle direnme gücünü kırmak ve kendilerine taraftar yapmak için birçok girişimlerde bulundular ve hala da bulunuyorlar.

İşte Hilal-i Ahdar İngiliz’in bu şeytani planına karşı kurul­muştu. Bu durum karşısında da boş durmayan Bediüzzaman, değerli birkaç âlim arkadaşıyla birlikte 5 Mart 1920’de “Hilâl-i Ahdar” (Yeşilay) adıyla bir cemiyet kurdular. O zamanın meşihat diğer adı “Darül Hikmetül İslâmiye” azalarından Bediüzzaman Said, Fahrettin Kerim Gökay, Mazhar Osman, Eşref edip gibi birçok ünlü isim yer almıştır. O dönemin vatansever aydınlarının hepsi neredeyse bu oluşumun içinde bulundular. Savaşlar sadece maddi anlamda olmaz asıl savaş maneviyat ile olanıdır.

Resmi kurucuları on yedi kişi olan ve günümüze kadar hâlâ varlığını sürdüren bu cemiyetin amacı, içki ve benzeri zararlı maddelerle mücadele edip, halkımızı bunlara karşı korumaktır. Bu konuda da büyük çaba sarf ederek içkinin yaygınlaşmasını önlemeye çalışmışlardır. Orada içkiye karşı bir savaş veriliyor ve başarılı oluyor. Tabi zaman içerisinde sigaradır, alkoldür, uyuşturucudur, kumardır, fuhuştur vs. bunlar Yeşilay’ın tüzüğüne giriyor. Son dönemde de internet ve TV bağımlılığı yine Yeşilay tüzüğüne girmiş bulunmaktadır. “Uyuşturucu kültürü”, egemen güçlerin toplum yapısının temelini teşkil eden manevi değerleri, inanç ve mukaddesleri yok etme faaliyetidir. Hedef, bağımlı hale getirilmek istenen ülke ve toplumun,  emperyalist güçler tarafından müsait hâle getirilme isteğidir.

Bediüzzaman Hz. lerinin Hilal-i Ahdar ile münasebetine gelecek olursak. Üstad  1800'lü yılların sonlarında Van'da Tahir Paşa Konağında kalırken; Tahir Paşa, bir gazetenin haberini Bediüzzaman'a gösterir. Gazetenin haberi şu idi: William Ewart Gladstone Kur'an'ı eline alarak İngiliz Avam Kamarası'nda yaptığı konuşmada:" Bu Kur'an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, ya bu Kuran’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Veyahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız” der. Bu haberi okuyan Bediüzzaman ta o tarihte İngiliz siyasetçilerinin Müslümanlar için tertipledikleri oyunları bilmiş ve İngiliz siyaseti ile mücadelesini ta o zamandan başlatmıştır. Okuduğu bir haberden sonra İngiliz siyasetinin en azılı düşmanı olan Bediüzzaman ,“İngiliz Muhipler Cemiyeti” (İngilizleri Sevenler Derneği) karşı, yine büyük bir gayret göstererek İngilizlerin aldatıcı ve koyu bir İslâm düşmanı olduğunu anlatıp, halkın büyük bir kısmını, özellikle alimleri  İngilizlerin aleyhine çevirmeyi başarmış. Yayınladığı “Hutuvat-ı Sitte” (Şeytanın Altı Oyunu) adlı eserini el altından dağıttırmış, böylece İngilizlerin oyunlarını büyük ölçüde bozmuştu.

Bediüzzaman'ın kuruluş günleri olan 5 Mart 1920  ve 18 Mart 1920 deki  Hilal-i Ahdar (Yeşilay)  toplantılarında bulunmuş olması itibariyle kurucu üye olduğu  kesin olarak söylenebilir. İngilizlerle mücadele etmek için kurulan bu cemiyette üye olması çok doğaldır.

Bediüzzaman'ın kurucu olup olmaması aslında çok önemli değildir. Asıl olan burada faaliyet göstermiş olup olmadığıdır. Hazreti Üstad'ın Yeşilay Cemiyeti'nde ilk zamandan itibaren toplantılara katılmış, görüş belirtmiş ve imza atmış olup, aktif bir şekilde faaliyet göstermiş olduğu kesindir.

Biz de yakın zamanda Urfa’da Yeşilay cemiyetinin şube kurucuları olarak faaliyetlere başlamış bulunmaktayız. Gayemiz Ülkemizde ahlâkî ve kültürel bir kalkınma atmosferi içinde; içki ve uyuşturucu madde tüketimini, devlet organları ile iş ve gönül birliği yaparak, asgarîye indirmektir. Başta uyuşturucular olmak üzere bütün çirkin ve zararlı alışkanlıklara zemin hazırlayan “uyuşturucu kültürüne” cephe almaktır.

 

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.