Geçtiğimiz bayramda ve Obama’nın ABD devlet başkanı olduğunda aşağıdaki paragrafı makalelerimde ve müjdeler başlıklı kitaplarımda özetle demiştim: “Yüz kırk üç yıl önce olsaydı, yeni seçilen ABD devlet başkanı siyahî Hüseyin Barack Obama, ancak dedeleri ‘Kunte Kinte’ gibi köle olabilirdi. Hak ve hakikat mücadelesinde ve ‘fikr-i hürriyet’ savaşında 143 yıl sonra gelinen nokta, kölelerin siyahilerin ve bir mânâda hürriyetperverlerin zaferi olarak noktalandı. ABD bir yol ayırımına doğru sür'atle gitmektedir.
“..Bugün ABD’de İslâmiyet ikinci büyük din hâlinde ve ABD’de İslâmî okul sayısı 400, cami 3 bin ve 24 milyon Müslüman vardır. ABD hukukçular konseyi başkanı Prof. Dr. Faruk Abdülhalık gibi yeni Mister Carlyle’rin ortaya çıkması ve 85 bayan üniversitesinin birinden mezun Hillary Clinton gibi ‘Ben Kur’ânla iftihar ediyorum’ diyen bir bayanın ABD dışişleri bakanı olması, Hz. Bediüzzaman’ın yıllar önce ‘Amerika İslamiyete hâmile’ hakikatının müjdesini vermektedir.”
Şimdi 2009 Ramazan Bayramı arefesinde ve bayram gününde hem ABD devlet başkanının, hem de dışişleri bakanının ifadelerine bakıyorum, yukarıdaki tesbitimizi teyid etmekte ve bu sahada ne kadar mesafe alındığını göstermektedir. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, bayram arefesinde ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Müslüman toplumlarla ilişkiler için atadığı ilk özel temsilci olan Farah Pandith için Washington’daki yemin töreni merasiminde “İslâmla yeni bir köprü kuracağız” başlıklı beyanında özetle diyor ki:
“Bu atama, bundan daha vakitlice olamazdı. Başkan Barack Obama’nın Kahire ve Ankara’da söylediği gibi, milletimiz, dünya genelindeki Müslümanlar ile karşılıklı çıkar ve saygıya dayanan yeni bir başlangıcın peşinde. Bu, barışçıl ve müreffeh bir gelecek için dinlememizi, düşünceleri paylaşmamızı ve ortak zeminler bulmamızı gerektiren bir ilişki türü. Bu, sabır, ısrar ve çok çalışma gerektiren bir süreç. (...)
“Bu diyalog yalnızca terörizm ve radikalizm üzerine değil, hepimizin sahip olduğu ortak noktalara, çocuklarımız için sarfettiğimiz umutlara ve barışçıl, müreffeh ve istikrarlı bir geleceğin bizi bekleyip beklemediğine dair günlük hayatta sorduğumuz sorular üzerine yoğunlaşacak. Kim olursak olalım, ortak bağlar oluşturma yolundaki sorumluluklarımızı yerine getirecek çözümler üretmede hepimizin etkin roller üstlenmesi gerekiyor. (...)
“Bu büyük tehditlerin yanında, belirli Müslüman toplumların kaygılarına da yoğunlaşmamız gerekiyor. Irak’a nasıl daha çok yatırım çekeceğiz ve işlerine geri dönmek isteyen insanlara bu imkânı nasıl sağlayacağız? İçinde yaşadıkları toplumdan kendilerini dışlanmış hisseden Avrupa’daki genç Müslümanlar ile nasıl ilgileneceğiz? Ülkemizden gönderdiğimiz mesajın yalnızca hükümetler arası değil, insanlar ve toplumlar arasında da olduğundan nasıl emin olacağız? İşte Pandith bu görevi yerine getirmede bize yardımcı olacak.”
Ramazan Bayramı mesajında ise “Merhaba, bayramınız mübarek olsun. Ramazanın sona ermesini kutlarken hepinize mutlu bayramlar diliyorum” diyerek, İslâm’ın, Amerikalılar için de önemli olan ve Amerikan kültürüne büyük katkısı bulunan hayırseverlik, toplum, işbirliği, merhamet gibi değerlerini hatırlatır. Başkan Obama’nın da Kahire’de söylediği gibi, Amerika Birleşik Devletleri dünya genelinde Müslümanlar ile karşılıklı çıkar ve karşılıklı saygıya dayanan yeni bir başlangıç gerçekleştirmek arayışındadır. Biliyoruz ki, dinlerde biz insanları ayırandan çok, birleştiren özellikler vardır.1
Bizler ABD’nin siyasî politika ve jandarmalığından ziyade, İslâm dünyası için ve bizler için yararlı beyan ve tutumlarına dikkat ediyoruz. İnşaallah yarınlar daha harika olacak, sevgi ve barış dünyayı kaplayacak, aziz zâtların duâları ve müjdeleri her yeri dolduracak.
Dipnot: 1- Dünya basını, 17-18-19 Eylül, 2009.
Yeni Asya