Merhum Â’zami’nin talebesi olan İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, bir kısmı Türkçeye çevrilmiş kitapları bulunan Muhammed Mustafa el-A’zami’nin, hadislerin güvenilir bir şekilde gelmediğini öne süren müsteşriklerin iddialarını bütün yönleriyle ele alıp reddedenlerin en önünde gelen Müslüman araştırmacılarından biri olduğunu belirterek, kendisinin kaybından büyük üzüntü duyduğunu belirtti ve yerinin doldurulamayacağını dile getirdi.
Profesör Muhammed Mustafa el-A’zimi kimdir?
Bir kısmı Türkçeye çevrilmiş kitapları (İslam Fıkhı ve Sünnet - Oryantalist J. Schacht’a Eleştiri ve Kur’an Tarihi) ve sayısız ilmî çalışması ile Hadis ilmine büyük katkıları bulunan el-A’zami, 1930’da Hindistan’da doğdu. Kahire’de Ezher Üniversitesi’nde yüksek lisans (1955), Cambridge Üniversitesi’nde Studiesin Early Hadith Literature adlı çalışmasıyla doktorasını (1966) tamamladı. 1955-64 yılları arasında Katar Milli Kütüphanesi’nde çalışan A’zami, doktorasını tamamladıktan sonra Mekke’de Ümmü’l-Kurra Üniversitesi’nde, Michigan, Princeton ve Colorado üniversitelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Kral Suud Üniversitesi’nde İslamî Araştırmalar Bölümünden emekli oldu. Kral Suud Üniversitesi Onur Profesörü Unvanı olan A’zami, 1980 yılında Uluslararası Kral Faysal İslam Araştırmaları ödülünü almıştı. (DHA)
İslam Devletinin İlk Divan'ı ve Peygamberimizin Katipleri
Yazan: Sedat Palut-Dünya Bizim
Muhammed Mustafa El-Azami, ''Hz. Peygamber’in Katipleri'' adlı kitabında cahiliyye döneminde Arap toplumunda yazının çok ön planda olmadığını zikrediyor. İslam’ın yayılmasıyla devletin kurumsallaşması, düzen ve idari organlarının hayata geçirilmesini sağlamıştır. Kurulan Divan'da katipler Kur’an’ı, hükümdarlara mektupları, ihtiyaçları, akitleri, borçları ve ganimetleri yazarlardı.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) döneminin ilk zamanları savaş atmosferinin yoğun yaşadığı bir dönem olmuştur. Kur’an ayetlerinin indiği bu zaman diliminde inen ayetlerin hızlı bir şekilde yazılması gerekiyordu. Savaşta şehit olan katipler düşünüldüğünde bu görevin ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor.
Peygamberin (sav) katipleri üzerine daha önce bir çalışma ile karşılaşmamıştım. Bu konu ile ilgili yakın zamanda bir kitap yayımlandı: Hz. Peygamber’in Katipleri. Kitap, İnkılab Yayınları arasından çıktı. Kitabın yazarı Muhammed Mustafa El-Azami. Yazara dair birkaç kelam etmekte fayda var. Yazar, 1930 Hindistan doğumlu. Kahire, El Ezher Üniversitesinde yüksek lisans yapmış. 1966’da Cambridge Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamış. 1980 yılında Uluslararası Kral Faysal İslam Araştırmaları ödülünü almış bir akademisyen.
Kitabın ilk basımı aslında 1974 yıllında yapılmış. Lübnan’daki savaş döneminde ve yazarla iletişime geçilmeden yapılan ilk baskının ardından yazar, eklemelerle kitabı yeniden yayımlamış. Kitap iki büyük başlık altında toplanmış. İlki, “Ümmi Peygamber Arşivi ve Katipleri”. İkincisi “Vahiy ve Devlet Yazılarının Katipleri” isimlerini taşıyor.
İslam geldiğinde Kureyş içerisinde yazı bilen on yedi erkek vardı
Yazar, cahiliyye döneminde Arap toplumunda yazının çok ön planda olmadığını zikrediyor. İbn Sa’d’dan aktardığına göre, “Araplar, cahiliyye döneminde ve İslam’ın başlangıcında Arapçayı yazan, yüzücülük ve ok atmayı iyi bilenlere “el kamil” derlerdi.” (S.23) Yazının ön planda olmamasının temel sebebi Arapların gündelik hayatlarında buna ihtiyaç duymamalarıdır. Bu sebeple okuma yazma bilenlerin sayısı azdı. Yazarın, Belazuri’nin “Fütuhul Buldan” kitabından aktardığına göre, “İslam geldiğinde Kureyş içerisinde yazı bilen on yedi erkek vardır.” (S.24)
İslam’ın yayılmasıyla baskı altında kalan Müslümanların Medine’ye hicret etmesi devletin kurulma sürecini hızlandırmıştır. Devletin kurumsallaşması, düzen ve idari organlarının hayata geçirilmesini sağlamıştır. Divan kurma ihtiyacı bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Katiplerin oturduğu, sayfaların toplandığı yere ve kendilerine maaş verilecek olan kimselerin isimlerinin yazıldığı deftere divan deniyor. İlk kurulan divan olan Divan’ul İnşa Peygamber Efendimiz (sav) zamanında meydana getirilmiştir. Divan’ın sekreterya kısmında Kur’an’ı, hükümdarlara mektupları, ihtiyaçları, akitleri, borçları ve ganimetleri yazarlardı.
“Süryaniceyi öğren”
Yazar, tercüme kısmında şu rivayeti naklediyor: “Abd b. Humeyd, Sabit b. Ubeyd tarikiyle Zeyd b. Sabit’in rivayeti, “Rasulullah (s.a.v.) bana: Ben bir takım kimselere yazı yazdırıyorum ki onların fazla veya noksan yapmalarından korkuyorum. Süryaniceyi öğren buyurdu. Ben de on yedi gün içerisinde öğrendim. Artık bundan sonra Rasulullah’ın Yahudilerle olan yazışmalarını yazardım, onların Rasulullah’a yazdıklarını da okurdum.” (S.30)
Yazar, katiplerin genellikle Kur’an-ı Kerim’in yazılması için özel bir yerleri olduğunu, devletle ilgili yazışmaların da aynı şekilde olduğunu ifade etmektedir.
İslam Devleti’nin kurumsal sekretaryası Medine’de, Peygamberin (sav) vefatından sonra “Hz. Osman’ın evine bitişik Beytü’l karatis yani çeşitli evrakların muhafaza edildiği arşiv binası olmuştur.” (S.33)
Peki, o dönemde mektuplar nasıl yazılırdı?
Mektupların başında besmele çekilerek, “Bismillahirrahmanirahim” diye yazılırdı. Ardından Peygamberin (sav) adı, sonra da mektup gönderilenin ismi yazılırdı. Mektubun sonunda çoğu kez katibin ismi yer alırdı. Mektuplarda o dönemde imza yerine mühür kullanıldığını görüyoruz. Yazar, mektupların genelde tarihsiz olduğunu belirtiyor.
45 katibin kısa yaşam öyküsü
Mustafa El Azami kitabın ikinci bölümünü o dönemin katiplerine ayırmış. Yazar, toplam 45 katibin kısa yaşam öyküsünü, katiplik sürecini, Peygamber (sav) dönemindeki diğer faaliyetlerini anlatmıştır. Bir örnek vermek gerekirse Hz. Ebu Bekir de kitapta yer alıyor. Yazar, “Ebu Bekir yazı biliyor muydu” başlığını kullanmış. “Bu konuyu ortaya atan Ali B. Hüseyin Ali el-Ahmedi olmuştur. O şöyle demiştir: “Ebu Bekir ve Ömer’i katipler içerisinde saydılar. Şimdiye kadar onlar tarafından yazılmış bir tek yazı bulamadık. Aksine Hristiyan bir müellif olan Corci Zeydan’ın kitabında görülmektedir ki Ebu Bekir yazmayı iyi bilmiyordu.” (S.53)
Peygamber’in Katipleri kitabı, İslam’ın ilk dönemindeki Kur’an’ın yazılma sürecini, sahabilerin yaşamlarının öne çıkan unsurlarını merak edenler için tavsiye edebileceğim bir kitap.