Mü’minler sabrederler ve tevekkül ederler der Kur’an. O Mü’minler ki şerrin ve hayrın fitne olduğunu bilirler ve yine sabrederler. Fitne imtihan manasında.
Hep bir şeyler bekliyoruz veya bir şeylerin peşinden koşturuyoruz. Hayır zannıyla yapıyoruz bunu bilmiyoruz ki hayır ne. Cahil insan işte, ne bilsin. Cahil olduğu kadar zalim de insan. Cesareti bundan geliyor olmalı.
Yetmiş hikmetli oruç tefekkür mevsimi, Kur’an zamanı, insan olma idrakine erişme ayı. Ramazanın ana başlıklı öğretilerinden biri sabır; konuşmada, susmada, halde tavırda, kalpte gönülde… Sabrın üstü rıza, memnuniyet.
Sabren cemile, ne güzel sabır. Allah’ın tevfiki gelmese ne sabır edilebilinir, ne şükür, ne de tefekkür. Kul olmak payesi; kabul edilirsen olursun.
Ne demişti babamız Adem (a.s.) biz nefsine zulüm edenlerden olduk; zulüm ettiğini kabul ilk adım ve ışıkların yanışı. Ve yakarış; bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana düşenlerden oluruz.
Bu miras baba mirası. Öyle bir miras ki bütün beni Adem kullansa kıyamete kadar bitmeyen, bitmeyecek bir miras. Hüsrana düşenlerden de bu mirası kullanmayanlar.
Tevfike erer kabul edilirsen baba yurduna tekrar dönüş. Dünya sürgününde neden olduğunu bilir ve ona göre davranırsan cennet yurduna gitmeden daha burada kalbi bir cennet yaşarsın.
Kur’an ayı Ramazan çokça Kur’an okunacak zaman ve kalbini Kur’an’la aydınlatma dönemi. Günün, asrın gündemini Kur’an’la yorumlamak…
Ayak bağının çözülmesinden, ABD’nin Ortadoğu’ya 120 bin asker göndermesine, kalbindeki bir vesveseden, kötü bir nazara maruz kalmaktan… Yaş ve kuru her şeyi onun nuru ile bakmak.
Ramazanda böyle adım, böyle talim, böyle ders çalışması başlıyorsa; evet oruç tutuluyor, oruç tutuyordur inşaallah. Umut; korku kadar umut. Korku; umut kadar korku.
Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye, ruhu inkişaf ettirmenin en kısa yolu bir zamandan geçiyoruz; içinde bir ömür saklı kadir gecesini kendi kadrimizce idrak etmeye başlamış, kalbimiz Kur’an’la aydınlanıyorsa ümit o ki sabrın tatlı meyveleri yakındır.
Bunun için illa 27. Geceyi beklemeye gerek yok, belki bu gece, belki bu “an”.
Cüzi irademizi bir nevi Hirayı gitmede ve orada kalmada kullandık mı? Şehrin, dünyanın kötülükleri ne yapa bilir ki?