Önce haberi okuyalım:
"Milliyet'in haberine göre, hızlı trenler ile ilgili uygulamanın Ankara Garı'nda da sürdüğü görüldü. Uzun süre sıra bekledikten sonra hızlı tren bileti almak için gişeye yanaşan erkek yolcular, ancak "bayan yanı" olmayan yerlere yerleştirildi. Yolcuların konuyu ilettiği danışma görevlileri ise her hızlı trende, tek başına yolculuk edebilmeleri için bayanlara kontenjan ayrıldığını, bu tek bayanların yanına erkeklerin oturtulmadığını anlattı. Görevliler, tek başına yolculuk etmek isteyen bayanların "yanımıza erkek oturunca rahat edemiyoruz" şikayetinde bulunduğunu, bunun üzerine belli sayıda koltuğun bayanlara ayrıldığını savundu..."
Bu haberin veriliş tarzı ve üslubu, tek oturan bayanlar için erkeksiz yer ayrılmasından bazılarının rahatsız olduğunu gösteriyor. Anlaşılan o ki, bayanlar rahatsız olsalar, olmaları ihtimali bulunsa, hatta bu rahatsızlığı açıkça dile getirenler olmuş olsa dahi -bu modern veya kadın yakınlığından hoşlanan baylara göre- ya erkekler böyle istediği için veya modernlik adına tek başına seyahat eden ve erkek yanında oturmak istemeyen kadınların da yanına erkekler oturtulmalıdır. Halbuki bu ülkenin değerlerine yabancılaşmamış, halkın hassasiyetlerine saygılı özel teşebbüs taşımacıları (otobüs şirketleri) yıllardan beri bu uygulamayı yapıyorlar ve tek başına seyahat eden kızların ve hanımların yanlarını boş bırakıyorlar. Çünkü aralarında nikah bağı veya devamlı evlenme manii bulunmayan bir kadınla bir erkeğin -aksine bir zaruret bulunmadıkça- bu kadar yakın olmaları islâmî kurallara göre caiz değildir.
Haberin tamamı okunduğunda bir başka taciz daha dikkat çekiyor. Bayanların yanına erkeklerin oturtulmamasından rahatsız olan gençler işin peşine düşüyorlar (buna da mahalle değil de modern kesim baskısı demek gerekecek herhalde), "bu emri kim verdi" diye soruyorlar, ilgililer "ne şiş yansın ne kebap" kabilinden cevaplar veriyorlar, sonra gençler biraz da medya baskısı eklensin diye durumu gazetelere yansıtıyorlar.
Artık bu çekingenlik bitmeli, öyle gerekiyorsa -din özgürlüğü sebebiyle gereken yerlerde- haremlik selamlık olmalı, öyle gerekiyorsa istemeyen kadınların yanına erkekler oturulmamalı, kadınların erkeksiz olarak yüzmeleri için havuzlar ve sahiller tahsis edilmeli, kadınlar inançlarına uygun olarak giyinmeli ve böylece okullara ve resmi yerlere girip çıkmalı, hizmet alıp verebilmeli... yöneticiler de göğüslerini gere gere bu durumu savunmalı, "din özgürlüğünün gereğini yerine getirmenin" rahatlığı içinde olmalıdırlar. Kendi modern hayat anlayış ve tarzlarını, farklı düşünen ve yaşayan büyük kitlelere (azınlık olsa da fark etmez) dayatma alışkanlığı edinenlere hadleri bildirilmeli, "eğer farklılık içinde beraberlik" yaşanacaksa bunun için zaruri olan tahammül gösterilmelidir.
Yeni Şafak